Kitap Tanıtımı |
İnsan, saygıyı hak eden onurlu bir varlıktır. İnsan onuru, insanın kendine saygı duyması ve başkalarının da ona saygı duymasını sağlaması olarak düşünülürse, doğal olarak insanın da başkalarına saygı duyması gerekir. Kişinin kendi onurunun bilincinde olması, zorunlu olarak başkasının onurunun da bilincinde olmasını gerektirir. İnsanların birbirlerinin farkında olmaları, farkındalıklarını eylemleriyle dışa vurmaları, verdikleri değeri davranışlarına yansıtmaları saygı göstermenin göstergeleri olarak kabul edilebilir. İnsanların bulundukları konum ve sahip oldukları statü insan haklarına uygun davranıp davranmamaları konusunda belirleyici olabilir. Kişi, eylemleriyle insan haklarının yılmaz bir savunucusu olabileceği gibi, insan haklarına aykırı davranışlarıyla da insan hakları ihlallerinin odağı haline gelebilir. İnsan, yaptıklarıyla hayatı güzelleştirip sevimli kılabileceği gibi, yaşanmaz hale getirerek bir insanlık suçu olan işkenceye de dönüştürebilir. Bunun için insanın önce kendine, yaptıklarına bakması isabetli olabilir. İnsan haklarına ilişkin ihlalleri, her daim uzaklarda aramak kimi zaman kolaycılık, bazen de sorumluluktan kaçmak anlamına gelebilir. Bir kamu görevinin gereğine uygun bir şekilde ifa edilip edilmemesi, insan haklarının ihlal edilip edilmemesi bakımından tartışılabilir. Bu bağlamda bir doktorun, yaşam hakkının temininde; bir hukukçunun hak ve adaletin tesisinde; bir öğretmenin eğitim hakkının yerine getirilmesinde insan hakları açısından üstlendikleri rolün dikkate değer olduğu söylenebilir. (Tanıtım Bülteninden) ) |