Kitap Tanıtımı |
Kuyuya hapsedilmiş altmış yıllık sır yukarıya yükselmiş, o kadar sene fısıltıyla bile dillenmemenin acısını çıkarır gibi, çığlığa dönüşmüştü. İkinci Dünya Harbi’nin sınırlarımıza dayandığı, harbe girmeden harbin yokluğunun, yoksunluğunun yaşandığı günler... Birbirine âşık ama geçmişleri, dünya kültürleri, hikâyeleri çok farklı bir karıkoca ile onların her şeyiyle birbirine zıt iki kızı. Kızlardan biri babasının gözdesi, diğeri annesinin kanatları altında... ve bu ailenin 1940’ların Türkiyesi’nden 2000’lere saklanan sırrı...Bu sırdan yıllar sonra, bir zamanlar babasının bir tanesi, şimdi seksen yedi yaşında olan Benan ve büyük bir yalanın gölgesinde ona küs, ölüm döşeğindeki oğlu Hazar. Benan, bunca yıllık sırrını paylaşınca oğluyla barışacak mı, yoksa gerçekler de, yalanlar gibi onları bir kez daha ayıracak mı? Her şey, Benan’ın anı defterine ve tabii ana-oğulun ne kadar ömrünün kaldığına bağlı. (Tanıtım Bülteninden) ) |