Kitap Tanıtımı |
Şubat 1804 geldi çattı, Kant'a görmenin nasip olduğu son ay. Daha önce bahsettiğim not defterinde, (Kant tarafından araya konulmuş ve ölümünden yaklaşık altı ay önceki yaz mevsiminin tarihi atılmış) eski bir şarkıdan bir parça bulmam dikkate değer; bu parçada Şubat ayının, diğer aylardan iki üç gün daha kısa olmasından dolayı, insanların bariz biçimde en az yük taşıdığı ay olduğu; sonuç hissi de bu etkiye garip bir dokunaklık havasındaydı: "Ah, mutlu Şubat! İçinde insanın katlanacağı, acı çekeceği, kederleneceği, kendini suçlayacağı en az şey olan!"
.... 11 Şubat cumartesi günü, sabit ve ışıksız gözlerle yattı; fakat görünüşe bakılırsa mükemmel bir huzur içindeydi. O gün, ona yine beni tanıyıp tanımadığını sordum. Konuşamıyordu ama yüzünü bana doğru çevirip onu öpmemi işaret etti. Şiddetli bir heyecanla doldum eğilim solgun dudaklarını öperken; çünkü biliyordum ki bu vakur şefkat davranışında, uzun süreli arkadaşlığımıza minnettarlığını ifade etmek, sevgisini ve son vedasını göstermek istiyordu. Sevgisinin bu işaretini kimseye bahşettiğini görmemiştim, tek bir olay dışında, o da kız kardeşini kendine yaklaştırıp öpmesiydi. Bana kondurduğu bu son öpücük, beni tanıdığına dair son hatırlatıcıydı. |