Kitap Tanıtımı |
Yabancılaşma kuramlarının, gizli bağlamda düşünce tarihiyle eşgüdümlü mutsuzluk imgesine dayanmasına karşılık, bağımsızlığı bağlamında Sanayileşme ve Aydınlanmadan beslenmektedir.
Kendini arayan insanın, mutlak ruhun açılımı (Hegel'in ruhu) ile ya da determine diyalektiğin süreçsel üretiminde yabancılaşan insanın (Marx'ın diyalektik tanrısı) kaderleşen döngüsel paradokslarının, gölge bir dünyada yolunu arayan günümüz Adem'inin sistematik gönderiler içinde zihinsel macerasını yeniden okumak gerekiyor sanırım.
Bu bağlamda uygarlık, özel anlamda modern dönem ve sonrası yabancılaşma realitesinin imgesel kümülatif üretimidir, iddiası, insanın beşeri üretiminin nesnel gönderileri dışında sürecin zihinsel alanda ne türden olmaklıkara yol açtığını, Sartre'nin insan, insanın sorunudur, ya da insan kendini yaratmaktadır, yargısının zihinsel, sembolik imgesel ve dilsel arka-planını sorgulamasını gerekli kılmaktadır.
Bu çalışma, insanın zihinsel ve tutumsal yargılarının maddi oluşların dışında imgesel düzlemde kendini nasıl yabancılaştırıcı düzeneklere ittiğinin, spekülatif ve karşılaştırmalı yaklaşımla ele alan bir araştırmadır. |