Kitap Tanıtımı |
Dağlar ve bulutlar, gökler ve topraklar arasına gerilmiş mahyalar gölgesinde, namazınla dokunursun aydınlığa. Namazın diliyle çözülür kalbin sırlı halleri ve fetihlere dönüşür tüm sorular...
Her namaz, aslında ilk namazdır.Yeni namaz, yeni giren vaktin namazıdır ve her vaktin de kendine özgü söylediği bir şey vardır.
Sabah vakti bir inkılâptır, hayat kapısınının anahtarını açış. Secde güzelliğinin cezbesi büker dizleri ve çağırır en yüce makama benliği...
Öğle, deniz mavisi. Kemâlin vadisinde akarken zaman, ebed ebed diyen ruhuna bir tatlı huzurdur namaz.
İkindi, altın sarısı bir çöl...Ufka savrulan sarı yapraklarla, Asr-ı Saadet'in canlılığına sarılır hayat...
Akşam, gülkurusu bir zaman... Sonsuz kudret, şefkat ve merhameti kuşanma vakti...
Yatsı, gecenin siyah perdesi, lacivert gökyüzünün ışıltılı çiçeği. Erimek, dirilmekse eğer, secdede erimek ve secdede dirilmektir, miraca uzanan bir yolda ...
Günde beş vakit cemrelerle ısınır ruhlar... Seher vakti havaya, öğle ve ikindinin suyuna, akşamın ve yatsının toprağına düşer kulluğun cemreleri...
Bir yazarın kıldığı ilk sabah namazı..
Bir doktorun kıldığı ilk öğle namazı..
Bir sosyoloğun kıldığı ilk ikindi namazı..
Bir ressamın kıldığı ilk akşam namazı..
Bir felsefecinin kıldığı ilk yatsı namazı..
Yazar Nurefşan Çağlaroğlu, ebed yazan harfleri, ihtiyaç kalemiyle ruhun satırlarına nakşeden beş kişinin hikâyelerini paylaşıyor "İlk Namaz"da. |