Kitap Tanıtımı |
Artık yine işlerin merkezindeyim. Hatta daha ziyade olarak içindeyim. Ankaradayız. Kışlahan koyduğumuz Dârülmualliminde yatıyoruz. Düşünüyorum. Korkaklık, ümit zayıf; fakat başka çare de yok. Millet kurtulursa kuvvet ve mukavemetle kurtulacak. Lâkin bunun için silâh, cephane, para hiçbir şey de yok. Yok amma vazife çalışmaktır. Bunları tedarike, kuvvet yapmaya çalışmalı. Belki olur. Gün doğmadan neler doğar. Yolunda bulunmalı. Olmazsa ne yapalım. Hiç olmazsa vazifemizi yapmış oluruz: Demek çalışmalı.
Mustafa Kemal, beni ve Yusuf Kemal (Tengirşek)i sık sık davet ediyor. Kendisi tepedeki Ziraat Mektebinde yatıyor. Orada toplanıyoruz. Hükümeti nasıl teşkil edeceğimizi, devletin adı ne olacağını, nazırlara ne ad verileceğini, meclisin adı ne olacağını, ilâh... Birçok mühim şeyleri, teşkilât işlerini müzakere ediyoruz. Bu içtimalarda gâh Halide Hanım, Doktor Adnan (Adıvar), Celâlettin Arif ve Camî de var. Hepimiz on kişi kadar oluyoruz. Devlete ne ad konacak? dedim: Koymağa lüzum yok. O zaten mevcut, Türkiye.
Dr. Rıza Nur |