Kitap Tanıtımı |
Kuşlar, plastik ağaçların üzerindeki sahte dallara konacak, bir kuşun gagası yeşil boya kokacak. Kuşlar, plastik dalların üzerine yuva yapacak, bir kuşun yumurtası artık plastikten olacak....İnsan, insaf etmeyince israf ediyor. En çok da kolay bulduklarını, kendi emeğiyle üretmediklerini yok ediyor....Yoktan var olanlar, yok olunca bir daha geri gelemiyor. Ne tekstil atölyeleri yeni balık türleri dikebilir ne de torna tezgâhları yeni kuşlar yapabilir....İnsan elinde makasla dolaşıyor doğada. En tehlikeli oyununu oynuyor. Durdurulmazsa, insanın elinden bir kaza çıkacak ve kopacak ip. İp, inceliyor. Sıkılan parfümler kokutmuyor, korkutuyor gökyüzünü....Evet, göğe bakma durakları olmalı eski, yeni her şehirde; bize kuşları, bulutları, uçurtmaları, uçan balonları hatırlatan, tel örgüleri, elektrik direklerini, kırmızı tuğlalı çatıları, beton duvarları unutturan. Nereye kurulacağı da önemli değil bu durakların. Bir gök altında olsun yeter....Balıklar, ağaçların varlığından habersiz yüzüyor denizlerde. Birçok balık ancak ağlara çekilirken birkaç saniyeliğine ölmeden hemen önce görebiliyorlar gökyüzünü....Sadece bir cümleden damıtılarak oluşan eserin kalbinde ise dokunaklı ve acı bir itiraf vardır: 'Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım, kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.' (Tanıtım Bülteninden) ) |