Kitap Tanıtımı |
Tarihsel arka planı daha derinlerde olmakla birlikte, özellikle geçen yüzyılın ortalarından günümüze kadar sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve teknolojik alanlarda yaşanan başdöndürücü gelişim ve dönüşümlerin de etkisiyle, siyasal iktidarların faaliyet alanı alabildiğine genişlemiştir. Bu da, özgürlükler alanı karşısında gittikçe büyüyüp güçlenen devlet iktidarının, zamanla yozlaşarak kötüye kullanılma riskini artırmıştır. Bu gelişmeler ise, güçlenmekte olan neo-liberal akımların da etkisiyle, siyasal iktidara karşı daha şüpheci bir yaklaşımı beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla bu da, modern dünyada iktidarın merkeziyetçi ve güçlü yapısının bir dönüşüm sürecine girmek suretiyle, etkinlik alanının daralıp sınırlanmasını zorunlu kılmıştır.
Özgür ve adil bir toplumun kurulması noktasında, bireyin devlet baskısından korunması bir zaruret olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak şu var ki, bu devlet baskısına karşı temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alınmasının tek yolu da, iktidar alanının salt biçimde bertaraf edilmesi değildir. Bu noktada siyasal iktidarı ortadan kaldırmadan, onu etkili bir şekilde sınırlandırmak yoluyla da hak ve özgürlüklerin korunabileceği gerçeğinin asla göz ardı edilmemesi gerekir. İşte bu noktadan hareketle bir siyasal iktidar da, normatif düzenlemesini yaparken, özgürlük ve iktidar alanları arasındaki ideal dengeyi kurmaya odaklandığı ölçüde anayasal bir devlet niteliği kazanabilir. Zaten bu çalışmanın da üzerinde durduğu temel bir konu olarak, bunun biçim, yöntem ve gereklerine ilerleyen kısımlarda etraflıca yer verilecektir. İncelememizde elbette gözden kaçan ve değinilmeyen konu ve sorunlar olabilir. Bu hususa ilişkin her türlü görüş ve önerinin de, eserin sonraki baskılarında önemle dikkate alınacağını belirtmek isterim.
Bu çalışma, bireyin ve toplumun özgürlükler alanını koruma ve geliştirme anlayışı doğrultusunda, siyasal iktidar alanının, keyfi ve hukuk dışı olamayacağı gerçeğinden hareketle sınırlandırılması gereğini ve bunun yöntemlerini göstermeyi ve bu hedefe ulaşmada ise hukuk devleti ve anayasacılık anlayışlarının sağladığı katkının nitelik ve niceliğini, olan ve olması gereken yönleriyle ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın, en azından konuların işleniş biçimi ve sunduğu bakış açısıyla anayasa hukuku ve siyaset bilimi literatürüne az da olsa katkı yapması ve bu konulara ilgi duyan herkes için yararlı olması ümit edilmektedir. |