Kitap Tanıtımı |
İkinci Çözümlemeler, felsefe tarihinde ilk bilgi kuramı kitabı diye görülür. Aristotales öncesi düşünürlerden Parmenides, Herakleitos ve Platon Bilgi nedir?, Sağlam bilgi nasıl elde edilir? sorularıyla ilgilenmişlerdir ama bu alanda ilk meta-bilgi kuramı İkinci Çözümlemelerde verilir.
Tadımlık
İkinci Çözümlemeler ya da İlk Bilgi-Kuramı Kitabı
Aristotelesin İkinci Çözümlemeler başlığıyla çevrilen bu yapıtı, Organon başlığı altında toplanan yapıtlardan biri. Organon başlığı altında toplananlar ise şunlar: Kategoriler, Yorum Üzerine, Topikler, Sofistlerin Yanlış Çıkarımları ve Birinci-İkinci Çözümlemeler (Analytika). Aristotelesin dilinde analytika, daha çok araştırmalar, incelemeler anlamı taşır. Birinci Çözümlemelerde, temellendirme ifadelerinin temel biçimleri olan tasımlar; onların tasım olmasını güvence altına alan mantıksal biçimler, yani geçerli tasım biçimleri ve tarzları incelenir. İkinci Çözümlemelerde ise bilginin temel öğeleri serimlenir. Dolayısıyla her iki çözümleme de aynı konuyu işler ama iki çözümlemenin farkı şu: Birinci Çözümlemeler, temellendirmenin salt biçimsel yanını, tasımlamayı inceler, dolayısıyla sadece mantıksal doğruluk ile ilgilenir; İkinci Çözümlemelerde sadece önermelerden nasıl çıkarım yapıldığı işlenmez, bu önermelerin gerçeklik konusundaki bilgisel değeri de ortaya konur. Öte yandan Aristoteles öteki yapıtlarında hep analytika adlı metinden söz eder, bu yapıtı kendisinin ikiye ayırdığına ilişkin bir bilgi yok. İkinci Çözümlemeler felsefe tarihinde ilk bilgi-kuramı kitabı diye görülür. Aristoteles öncesi düşünürlerden Parmenides, Herakleitos ve Platon Bilgi nedir?, Sağlam bilgi nasıl elde edilir? sorularıyla ilgilenmişlerdir ama bu alanda ilk meta-bilgi kuramı İkinci Çözümlemelerde verilir, denir.* Bu çözümlemelerde Platonun anımsama kuramı (anamnesis) ve idea öğretisi; Antisthenesin bilgi olanaklı değildir savı; Ksenokratesin bilgi ancak döngüsel kanıtlama yoluyla olanaklıdır iddiası ile de hesaplaşılır. İkinci Çözümlemeler sadece bilginin nasıl olanaklı olduğu konusunda bir araştırma değil, ilk olarak onun üstünde bir bilginin düşünülemeyeceği bir bilgi derecesini de, mutlak anlamda bilmeyi de inceliyor. Böyle bir bilgi için iki temel yapı var: 1. Mutlak anlamda doğru, zorunlu, ilk önermelerden hareketle yapılan kanıtlama (apodeiksis, ya da episteme apodeiktike); 2. Bu ilk önermelerin nasıl elde edileceğine ilişkin yöntem (epagoge) ve bu ilk önermelerin bilinmesi (nous). Aristoteles, apodeiksise (kanıtlamalı bilgiye) mutlak anlamda doğru ilk önermelere bağlı olarak tam tasım yoluyla ulaşılacağını düşünüyor. Bu ilk önermelerin de duyumsama (aisthesis), anımsama (mneme), deneyim (empeiria) süreciyle ve tümevarım yoluyla elde edileceğini iddia ediyor. İlk, doğru önermeleri bilme ayrıcalığını ise, bu duyumsama, anımsama, deneyim, tümevarım sürecinde kurulan usa (nous) tanıyor*. Burada bilgi görüşü konusunda Aristotelese yakıştırılan görüşlerden bazılarına değinmekte yarar var: Aristotelese yüklenen aksiyomatik-deduktif bilgi düşüncesi Aristotelesin bilgi görüşünü açıklamada yetersiz; çünkü aksiyomatik-deduktif kısım Aristoteles için sadece kanıtlama (apodeiksis) kısmını oluşturur, oysa en az bu kısım kadar önemli olan öteki yan var: ilk önermeler, mutlak anlamda doğru, zorunlu ilk önermeler. Bu önermeler tümevarım (epagoge) yoluyla oluşur, ama burada Aristotelesin tümevarım (epagoge) anlayışı ile daha sonraki tümevarım (endüksiyon) anlayışı arasındaki farkı da belirtmek gerekiyor. Aristoteleste epagoge iki anlama geliyor: 1. Tek tek durumlardan genel bir olgu durumuna giden genelleştirme; 2. İlk önermelere giden bilgi yolu; nous ile dolaysız, zorunlu ilk önermelerin görülmesi yolu. Bunlardan sadece ilki modern tümevarım anlayışına karşılık gelmekte. Bu yol da tümel değil, sadece genel bir olgu durumunu ortaya koyar. İkinci yol ilk önermelerin bilgisi için önemlidir. Yani Topika I, 8, 103b1-6; Sofistlerin Yanlış Çıkarımları 4, 165b27-30, Birinci Çözümlemeler II, 23, 68b15 vd. yerlerde görülen tümevarım bir genelleme yapan tümevarımdır. Burada tek tek insandan, attan, katırdan hareketle bir genelleme yapılır: Safrasız canlılar uzun yaşar genellemesidir bu. Bu daha sonraları tam tümevarım adını alacak biçimdir. Yani olabildiğince çok tek tek durumların gözlenmesiyle bir genelleştirme. Ama Aristotelese göre böyle bir tümevarım ile ilk tümel önermelere ulaşılamaz, çünkü ilke olarak gelecekteki tek tek durumları kapsamadığı için, değiştirilebilecek bir genellemedir ([Bkz. Topika, 110a 32] Burada hem Aristotelesin yöntemi yeni şeyler bulmak için elverişsizdir diyenlere karşı bir şey söylemesi, hem de özellikle yirminci yüzyılda tümevarım yönteminin kendisini eleştirenlere ilham veren görüş olması dikkat çekici). Dolayısıyla sıkı bir tümel değil, tümevarıma bağlı olasılıklar elde edilir. Bu yöntem Aristotelese göre sıkı bir yöntem değildir. Bu yüzden sadece genellemelere götüren tümevarım yöntemine, sıkı tümel temellendirme olan dedüksiyon yönteminden daha az güvenilir Aristoteles tarafından. Oysa daha önce de söylendiği gibi, mutlak anlamda doğru, ilk tümel önermelere götüren epagoge de söz konusu Aristoteles için. Öte yandan şu çok önemli: İlk tümel önermelere götüren epagoge sadece kanıtlama (apodeiksis) ile bağlantısı içinde dolaysızdır. Sonuçta Aristoteles sağlam bilgi için olanaklı neden olarak duyumsamayı (aisthesis), etkin neden olarak da usu (nous), her ikisi de farklı işlevi olan nedenler olarak ilk tümel önermeler için öngörüyor. Temel önermelerin bilgisine ulaşma aşaması duyumsama ile başlıyor ama o bilgi duyumsamaya dayanmıyor. Bu yüzden de Aristoteles empiristler arasında sayılamıyor. Çünkü ilk temel önermelerin bilgisini deneyim (empeiria) değil, us (nous) gerçekleştirmektedir. Aristoteles bir rasyonalist de değil, çünkü ilk tümel önermelerin bilgisi deneyimden bağımsız söz konusu olamaz. Deneyim bu bilgi için zorunlu bir yol ama yeterli değil. Yani Kantın eleştiri-öncesi durumu da Aristotelese pek uymuyor. Dolayısıyla, İkinci Çözümlemeler, felsefe tarihinde bir düşünüre ezbere etiket yapıştırma geleneğinin sakınc |