Kitap Tanıtımı |
Çocuklar, baba evinde gördüklerini aynen kendi hayatlarına monte ediyorlar. Gelecekte annelerinin kaderlerini yaşayan genç kızlar... Babaları gibi ya eşlerini döven dayakçı eşler ya da pasif, evde varlıkları bile belli olmayan sevgilerini eşlerine, çocuklarına gösteremeyen babalar, eşler oluyorlar… Sonunda olan çocuklara oluyor… En büyük hasarı yine onlar alı-yor… Leman ve Deniz kızlarının bale kurslarından tanışıyorlar.. İkisi de okumuş iyi ailelerden yetişmiş düzgün birer genç kızken, kırklı yaşlara geldiklerinde yıllardır acılarla boğuşan kadınlar haline dönüşmüşler.. Yıllardır aynı salonda çocuklarını beklerler, birbirleriyle sohbet ederler... Çocuklarını sinemaya, alışveriş merkezine, hamburgerciye götürürler ama birbirlerinin hayatlarını bilmezler, üstelik aynı kaderi yaşarken.. Bencil annelerin yetiştirdiği çocuklar, İsmet ve Selçuk örneğinde olduğu gibi, Leman ve Deniz gibi kadınlar da bunların kurduğu ailelerin kurbanları olarak toplumda sessizce dolaşıyorlar. Adeta olanlar kendi hataları gibi, kimseyle paylaşamıyorlar en acısı iki kadının da ortak noktası annelerine söyleyemiyorlar çünkü zamanın gelinlerini de anneleri uyarmıştı. Olsun uyarsın değer mi? Ama gurur diye bir şey var!! Bastırılmış duygular var. Kadın olmak, Anne olmak, Eş olmak.. İki ayrı hayat, yıllarca burun buruna, iki benzer hikaye yan yana sessizce ağlamış. Kadınlar ağlamasın, kadını ağlatan yine kadın olmasın… Artshop Yayıncılık Defne Yalçın Hamdioğlu’nun yaşama dokunan öykülerini sunmaktan kıvanç duyar. (Tanıtım Bülteninden) ) |