Kitap Tanıtımı |
İhvân-ı Safa İslâm düşünce tarihinde, etrafında pek çok spekülasyonların yapıldığı dinî ve felsefî (hatta siyasî yönü de olan) bir guruptur. Çalışmalarında gizliliği prensip edinmeleri ve kimliklerini açıklamamaları da bu spekülâsyonlarda başlıca etken olmuştur. İhvan ın Karmatîler, Fatımîler, İsmailîler ve Batınîlik ile bağlantıları da İslâm düşünce tarihinin en tartışmalı konulan arasında yer almaktadır.
İzmirli İsmail Hakkı nın Darülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuasında yayınladığı, Farabî ve İhvân-ı Safâ yı ele alan "İki Türk Filozofu" (İzmirli bu yazısında 60 sayfayı İhvan a ayırır, onları kısaca çeşitli yönleriyle tanıtmaya çalışır. Aslında "İki Türk Filozofu" adını verdiği bu seri makalelerde İzmirli, Farabî ile İbn Sina yı incelemeyi hedeflemiştir. Bu iki filozof arasında farklı bir eğilim olarak İhvan-] Safa ya yer verir. Makalelerin devamında İbn Sina yı yayınlayamadığı için, "İki Türk Filozofumun ikincisi İhvân-ı Safa imiş gibi yanlış bir izlenim uyanmaktadır.) Yusuf Ziya nın Darülfünûn İlahiyat Fakültesi Mecmuası nda (yıl: 1925, sayı.I, s.183-192) el-Kıftî den çevirdiği "İhvân-ı Safa" ve İsmail Yakıt ın "İhvan-ı Safa Felsefesinde Bilgi Problemi" dışında, Türkçe-de İhvan hakkında müstakil çalışmaya pek rastlayamıyoruz. Batı dilleri ve Arapçada yapılan çalışmaların da çoğu İhvan ı genel yönleriyle tanıtmayı amaçlar. Kaynaklar Bölümünde görüleceği gibi İhvan ın siyaset ve eğitim felsefesini konu alan müstakil çalışmaları ve Yves Marquet in "La Philosophie Des Ihwan as-Safâ" (Cezayir 1973) sini ise ayrıca zikretmeliyiz.
Kimlikleri hakkındaki tartışmaları ve konunun güçlüğünü de göze alarak biz de Türkiye de İhvan-ı Safa araştırmalarındaki boşluğu bir ölçüde gidermeyi amaçlayarak "İhvân-ı Safa Metafiziğinde Tanrı ve Tanrı-Âlem İlişkisi"ni incelemeye karar verdik. Bunda konunun şimdiye kadar işlenmemiş olması da bizim için ayrı bir teşvik unsuru oldu. Zaten onların metafiziğinin de odak noktasını, araştırmayı düşündüğümüz bu konu teşkil eder.
Çalışmamızda Resâil i ve er-Risâletü 1-Câmia yı temel aldık. İhvan ın Tanrı ve Tanrı-Âlem ilişkisi hakkındaki düşüncelerini asıl oradan çıkarmaya çalıştık. İhvan a dair elde edebildiğimiz özellikle Arapça kaynaklarda da pek felsefî tahlillere rastlayamadığımızdan, yapmaya çalıştığımız felsefî tahlillerde de hareket noktamız yine Resâil oldu.
Çalışmamızın Girişinde İhvan ın kimliklerini ve yasadıkları dönemi kısaca incelemeyi gerekli gördük. Risaleler hakkında bilgi vererek İhvan ın bilimleri sınıflama tarzı, felsefe ve metafizik anlayışları üzerinde durduk.
Birinci Bölümde İhvan ın Tanrı anlayışını ele aldık. Onların "Tanrı nın bilenebilmesi" hakkındaki düşüncelerine geçmeden önce, kısaca epistemolojilerine temas, bir zorunluluk olarak karşımıza çıktı. Çünkü "Tanrı nın bilinebilmesi" onların bilgi teorisinden tamamen bağımsız incelenemezdi. Tanrı nın varlığının delilleri konusunda ise, Risalelerde çok dağınık olan bilgileri toplayıp siste-matize etmede güçlük çektiğimizi itiraf etmeliyiz. Bu bilgilerin dağınıklığı yanında, genelde felsefî derinlikten de yoksun oluşu, konunun işleniş tarzının da felsefî görünümden ziyade belki ilmihal bilgileri düzeyinde kalmasına neden oldu. Delillere hiç yer vermemek ise, konunun bütünlüğü içerisinde bir eksikliğe neden olur düşüncesiyle, biraz önce belirttiğimiz sakıncayı göze alarak, yine de İhvan ın bu konudaki düşüncelerini ele almayı gerekli gördük. Sonra da İhvan ın Tanrı ya yüklediği nitelikleri araştırdık.
"Tanrı-Âlem İlişkisi"ni incelediğimiz İkinci Bölümde ise, İhvan ın önce âlemi insana benzetmeleri ve getirdikleri matematiksel yorumlarla "âlem" deyince ne anladıklarını, ayaltı ve ayüstü ayrımıyla âlemin organik yapısını inceledik. Sonra da bu âlemin yaratılma biçimini, yaratılışta aracı rolü oynayan ruhanî (manevî) varlıkların nitelikleri ve feyezanını, bunlar aracılığıyla da cismanî aleme geçişi ve ruhanî (manevî) güçlerin bu âlemdeki etkinliğini araştırdık. Cismanî âlemin oluşumunda detay sayılabilecek konulara girmemeye özen gösterdik. İhvan ın alemin varoluşunu açıklama tarzının Darwinizme benzer yönü olup olamayacağını kısaca tartıştık. Bu araştırma neticesindeki kanaatlerimizi de Sonuç ta özetledik.
Ülkemizde İhvân-ı Safa üzerine doktora düzeyinde yapılmış ilk inceleme özelliğini taşıyan bu çalışmanın, İhvân-ı Safa araştırmalarına küçük bir katkı sağlamaktan başkaca bir hedefi yoktur. Bu hedefi gerçekleştirebildiği oranda kendimizi mutlu hissedeceğiz. |