Kitap Tanıtımı |
Hatırlıyor musun, bir sabah seni balkonda huri kızları gibi yatarken görmüştüm. Rüyamda sen yine öyle bembe¬yaz bir gecelikle yatıyordun. Rüya bu ya nasıl geldiysem yanına geldim. Baktım ki yattığın yer bu defa toprak. Seni uyandırmadan kucağıma aldım. Biraz ileride güllerle kaplı bir bahçe var. Seni oraya götürüp yatırdım. Sen uyur¬ken o güllerden sana taç yaptım. Boynuna da bir kolye, kollarına bilezikler Bembeyaz geceliğinle kırmızı gül¬lerin arasında öyle güzel duruyordun ki Meleklerden farkın yoktu. Hatta onları bile kıskandıracak güzelliktey¬din. Karşımda pırıl pırıl parlayan bir yıldız gibiydi güzel¬liğin. Âdeta gözlerimi kamaştırıyordu. Ben ise tutulmuş bir hâlde seni izliyordum. Bütün vücudumu bir heyecan ve titreme sardı. Bedenimi yerinden kıpırdatamıyordum. Taştan bir heykel gibi gözlerimi sana dikmiş, yalnızca seni izliyordum. Sen bir süre sonra gözlerini açtın. Ve bana gel der gibi gülümsedin. Ben ise bırak sana gelmeyi par¬maklarımı bile kıpırdatamıyordum. Beynim güzelliğinden başka hiçbir şey görmüyor ve hissetmiyordu. Bu hâlde ne kadar kaldığımı bilmiyorum. Tek bildiğim o melekleri kıskandıracak güzellikte kızın yanıma gelip yanağımı ok¬şamasıyla irkildiğim ve uyandığımdı.
Deli Kız dalıp gitti. Gözlerini bir noktaya dikip uzun bir süre düşündü. İhtiyar ise sessizliği hiç bozmadı. İçinden tamam dedi.
Oyun başlıyor. Balık oltayı yuttu. |