Kitap Tanıtımı |
Bir fakülte koridorunda ders çıkışı... Gürültülü kalabalığı zorlukla yararak ilerlerken, kente o yıl gelmiş, her teneffüs bir başına kalorifer peteklerinin üzerine tüneyip sessizce çevresine bakınan kasabalı bir gençle yüz yüze geliriz. Yanından bir merhabasız geçip gidenlerin aksine, Tahir Musa Ceylan gence doğru yürüyüşüne kesintisiz devam eder. Onun sessiz sözcükleri duyulur olur kaleminin ucunda: "İÇim azıcık eziktir, karda sürülmüş ayak izleri gibidir. Kendi kendine kabaramamış, toprağın yüzünde bir heylak gibi doğrulup soluklanmamış, içinde beslenen solucanlar, böcekleri, köstebekleri, kunduzları, karıncaları, kokarca ve porsukları uzun uzun aç bırakmıştır. Ama açlığı severim, bugünün açlığa çünkü, yarın tok tutar."
Söz konusu açlığın tok tuttuğu bir kitap... Kasabalı bir gencin üniversite öğrencisi olarak yaşadığı bir kentte girdabına kapıldığı hayat-aşk-ölüm-aşk- hayat çokgeninde "hiç" sayılmasının, giderek hiçliğin hafifliğinde yaşamayı seçişinin romanı...
Rayihasını ancak avuç içinde tutuldukça, yaprakları ezildikçe salan bir çiçek benzeri, yapraklarını çevirdikçe usulca sarıp sarmalayan, "insan defa`sı" diyebilen, içi zengin bir kitap İçi Yoksul. Kelimelerini çoğaltmak ve edebiyatla çoğalmak isteyenler için." |