Kitap Tanıtımı |
"Altın Boynuz´u tepeden gören dağın yamaçlarına geldiklerinde, Hürrem birden çocuksulaştı. Koşmaya başladı. Sabırsızdı; sanki zirvenin vahşi ıssızlığı onu çağırıyordu. Peşinden yavaş yavaş ama sabırla tırmanan Süleyman´a baktı. Hayatının en büyük aşkına, kocasına! Sarığının altından damlayan ter Süleyman´ın gözlerine iniyor, uzun ve seyrek bıyıklarında biraz oyalanıp düşüyordu. Sultanın yüzüne, yırtıcı bir kuşun gagasını andıran kemer burnuna, aralanmış ince dudaklarına ve sivri dişlerine, ardından da zirveye çevirdi gözlerini. Dönüp tekrar baktı Süleyman´a. Dünyanın en büyük imparatorluğunun zirvesinde ikisi vardı sadece. Ama hayır! Bulutlar, farklı şarkılar söylüyordu. Sadece kendisinin duyabileceği şarkılar. ´Orası sadece senin, güç senin. Bir zamanlar senin için hayal olan özgürlük şimdi bir köle olup, ayaklarının altına serildi...´
Hürrem´in Süleyman´a bakışları donuklaştı. Kendisine doğru gelen bir sultan değil, sadece gölgeydi.
Beyaz zirve gözalıcı ve büyüleyiciydi. Orada sadece tek bir kişi için yer olduğunu gördü...
O yer de kendisine aitti..."
(Arka Kapak) |