Kitap Tanıtımı |
?'...yıldız yanığı''
Yağmur yağıyordu şehre.
Gökyüzü karanlık. Gri bulutlar zapt etmiş gökyüzünü. Tepede bir çay bahçesi... Nispeten izliyor oradan yağmurla yıkanan şehri. Yarısı içilmiş bir çay var önünde bir de sönmeye yüz tutmuş bir sigara elinde.
Yağmur yağıyordu şehre.
Gözlerinde bir soru, bir korku. Hangisi daha tatmin ediciydi. Arkadaşlık ile yetinmek mi yoksa arkadaşlıktan vazgeçecek kadar cesur adımlar atabilmek mi? Kaybetmeyi göze alabilmenin dayanılmaz keyfi mi? Fakat bir daha görememe ihtimalinin korkutucu olasılığı mı?
Yağmur yağıyordu şehre.
Doğru insan ile yanlış zamanda tanışmış olmanın yıldız yanığı acısı var kalbinde. Çok mu geç kalmıştı bazı şeyler için? Bir yıldız daha mı gerekliydi bir dilek daha dilemek için?
Yağmur yağıyordu şehre.
Bir martının çığlığı düşüncelerini böldü. Zifir karası saçlarındaki dalgaların arasından gerçek hayata döndü. Yavaş yavaş yürümeye başladı uyuyan şehrin yağmur ile ıslanan sokaklarında.
Yağmur yağıyordu şehre.
Damlalar düşüyordu gözlerine, üşüyordu gözbebekleri. Kelimeler git gide büyüyor içinde fakat bir yolunu bulup çıkamıyor dudaklarının arasından. Uzanamıyor, tutamıyor. Aşk buna mı deniyor?
Yağmur yağıyordu şehre...
Ekim 2013 Giresun |