Kitap Tanıtımı |
Gönlüm ki, bu aralar her gidene küs. Kaleme ve kâğıda sırt dönüp dilime sığınan inceden sızan yanım, kırk yılın toplanmış bulutlarını bu akşam gönlüme yağdırmaya yeminli. Oysa bağrımda büyüyen her söz bana annemden yadigârdı. Dağların eteklerine inerken akşamın kızıllığı, ıssızlık üstümü ıslatmasın, diye ahların vaktine sığındım. Geçmişten geleceğe zaman uzarken, daha da kıvrılırdı yollar. Senden kalan hüzünler, kıyıya vuran mülteciler gibi, seher yelinden evvel gelip divana hesapsız otururdu. Zoraki yüklediğim hayat yükünü çekmemeyeydi telaşım. Beni getirip bu hengâmenin ortasına bırakıp gidenlere sormam lazımdı aslında; tıpkı Leyla’yı götürüp Londra’nın ortasına bıraktığı gibi, şairin. Çokça utangaçtım, kırgın ve dökülmüştüm. Seni sevmeye yemin ederken en çok annemin gözlerini hatırlayışım bundandı. Ah! Bir bilsen, sen olmadan heybemde ne çok yolculuk biriktirmişim. Haydi, gelip geçtin diyelim, yola serpilen onca yakarışımı kim toplayacak? (Tanıtım Bülteninden) ) |