Kitap Tanıtımı |
Herkesleşmekten kastım, aleme hakim olan düşünce içinde kaybolmamak, özüne dönmek ve saklı kişiliğini ortaya koymaktır. Düzen bozuculuğu gibi, toplumun değer yargılarına karşı çıkmak gibi, yalıtılmış bireysellik gibi gayesiz çabalara düşmüş değilim. Belli amaçlar uğruna hareket eden doğruların yanındayım. Kuru kalabalığa, çıkarcı güruhlara, her türlü söylemin peşinde koşanlara aidiyetim ve dahlim yoktur. Ben, özün cevher, cevherin anahtar olduğuna inanmaktayım. O anahtar her birimizin iç dünyasındaki kilidi açacak ve esas kimliğimizi bize kazandıracaktır. Böylelikle insan, fevkalbeşer ve eşref-i mahlukat tarafıyla bütünleşecektir. İnsanoğlu ilk günden itibaren kendi özbenliği hariç, dünyada ne gördü ve hissettiyse bazen maddi, bazen manevi yönden mükemmelleştirdi ve kutsileştirdi. Tabiatın içinde soyutladığı, kusurlu saydığı tek şey kendisiydi. Belki onu ilkel, aciz, başıboş ve kontrolsüz saydı. Halbuki kıpraşan, kıpırdayan, ışık saçan, uyaran bilinç; her defasında yanı başında olduğunu haykırdı. O ise gitti yapay ışıklar etrafında pervaneler gibi döndü durdu. Kendi ışığının yansımasına aldandı. Karanlıkta kaldı, yanıldı. Yanılmak, yaşarken ölmek, öldüğünü bilmemektir. (Tanıtım Bülteninden) ) |