Kitap Tanıtımı |
Heraclitus´dan kalan fragmanlar, başından beri felsefî düşünceyi cezbetmiş ve etkilemiştir. Bu çeviri sayesinde okuyucular konuyla ilgili yapılagelen çalışmalardan haberdar olacaklardır.
Kitaba temel olan oturumlarda temel iki katılımcı Martin Heidegger ve Eugen Fink´tir. Bu ikisinden Heidegger daha iyi tanınmaktadır. Onun Heraclitus´u yorumu yönelimini hep logos ve gizli olmamak ile ilgili fragmanlardan hareketle belirlemektedir. Bu temalar onun Varlık ve Zaman, Metafiziğe Giriş gibi eserlerinde geçmektedir. Heidegger´in süregelen Heraclitus yorumuna ek olarak, bu çalışma, hem diğer düşünür ve şairlerin, özellikle de Hegel ve Hölderlin´in yorumlanması, hem de Heidegger´in kendini yorumlaması için de elverişli bir fırsattır.
Diğer katılımcı Eugen Fink ise felsefe dünyasında daha az bilinen bir kişidir. Gerçekleştirilen sohbetlerde onun rolü, fragmanlara ilk yorumu vererek tartışmaya "tenkitçi baskı ve hatta yıkım için bir zemin ve bir başlangıç alanı hazırlamak; söz konusu konuşma ile ilgili bize belirli bir ortak alan oluşturmaktır."
Kitap boyunca sohbetler canlılıklarını, Fink´in yönlendirmesinden alacaklardır. Yorumun en can alıcı teması, hen, tek bir ile ta panta bütün her şey kavramlarının ilişkisidir. Kitabın birçok değişik yerinde bu ilişki örneklendirilmiştir. Dahası konuşmalar bir bütün olarak, Heraclitus´un düşüncesindeki bu aslî temanın örneklerinden oluşan bir sohbet olarak da düşünülebilir. Zira, Heidegger, Fink ve seminer katılımcılarının birçok yorumları arasında bir gerginlik varsa da tartışmanın önemli noktalarında yorumlar birleşmektedir.
Yorumların çeşitliliğiyle ilgili olarak şunu belirtmek gerekir ki elinizdeki bu kitap, konuşmaların kaydından ibarettir ve tek bir yazar tarafından tamamlanan bir çalışma değildir. Kitabı diğer güncel yorumlamacı eserlerden ayıran özellik sadece diyalogsal bir temele dayanıyor olması değildir. Bu eser bir de, en azından kısmen, yorumların hayalî ve deneysel karakterini açıklamaktadır. Konuşmalarda biz, konuştuğumuz kişilerin nasıl karşılık vereceklerini çok ender olarak kestirebiliriz. Eğer muhatabımız bize karşı çıkarsa, çoğunlukla daha önce üzerinde düşünmediğimiz alanlara hayalî ve deneysel bir adım atmaya mecbur kalırız. Bu durumda sonuç, metne dair önceden planlanmış düşünce ile hayalî, doğaçlama bir karşılığın karışımından ibaret olacaktır. Şüphesiz, her deneyimsel çalışma işe yarayacak diye bir kural yoktur. Nitekim Fink´in kendisi de açılış sözlerinde bunu ön görmüş, metin boyunca da aynı görüşü devam ettirmiştir.
Heraclitus üzerine yazılmış bilimsel çalışmaları ve yorumları yakından takip eden okurlar bu konuşmaların spekülatif metodunu dikkatsiz veya tedbirsiz görebilir. Kimisi, katılımcılardan birisiyle "fragmanlar yorumlanırken, onların içerdiklerinden daha fazlası söylenmiştir" fikrini tartışabilir. Veya okuyucu da Heidegger gibi, spekülatif uygulamayı "cüretkâr" ve hatta "tehlikeli" olarak kabul edebilir. Ne kadar çok fragman örneği olursa, o derece fazla dikkatli olmamız ve o derece de hayalimizin spekülatif havalanmalarından kaçınmamız gerektiği söylenebilir.
Bu eser bir kişini ürünü olmayıp, eserin hazırlanışı ve gerek Türkçe baskı için esas alınan İngilizce çevirisi gerekse kitabın yazıldığı orijinal dil olan Almanca baskısı hazırlanırken birçok eserden yararlanılmış, çevirmenler terimlerin Yunanca karşılıklarını bulmak, kavramları yerli yerine oturtmak, ifadelerin doğru karşılıklarını vermek için konu ile ilgili hazırlanan bir çok eserden yararlanmışlardır. Heraclitus´un kendisine ait fragmanların çevirileri tek tek elden geçirilirken Heraclitus üzerine yayınlanmış olan çalışmalar da incelenmiştir. Kitapta Heraclitus´a ait fragmanların Türkçe çevirisinde ise daha doğru olduğu düşünülen çevirilere başvurulmuş, Yunanca kavramların Türkçe karşılıkları karşılaştırılmalı eserlerden de yararlanılarak doğru bir şekilde verilmeye çalışılmıştır. |