Kitap Tanıtımı |
Toplumsal değişim dönüşümü yaratan ve sömürüye tabi tutulan emek; sadece "köle, serf ve işçi emeği" ile sınırlandırılamaz. Emek insana özgüdür, insan ise sadece köle, serf ve işçiden oluşmadığı gibi, küresel sömürü sistemi de sadece işçileri değil, başta doğa olmak üzere tüm insanlığı sömürüye tabi tutuyor. Bundan hareketle, emeği iki ayrı tarihsel toplumsal döneme ve zihniyete göre ele almak daha açıklayıcı olabilir.
Birincisi; özgür insan emeğidir. Bu emek; "doğal-neolitik" toplumda canlı ve özgür bir niteliğe sahiptir. Burada toplum, hiçbir sömürü ve kölelik biçimini tanımamaktadır. İnsan ile emek doğrudan bir ilişki içindedir.
İkincisi; Sümer uygarlığıyla birlikte, emeğin sınıflı-devletli toplumda aldığı biçimdir. Devlet, hiyerarşi, sınıf ortaya çıkmaktadır. İnsan sömürünün bir nesnesi hâline dönüşmektedir. Emeğin sömürüsüne dayalı kölelik sistemi biçimlenmektedir. Burada emek; egemen olan sınıfın hizmetine girmektedir.
"Herakles, Dionysos ve Emek" kitabı; emek olgusunu, neolitiğin eşitlikçi, dayanışmacı "ana nehir kültürü" ile "devletli uygarlık" çatışmasına bağlı olarak, "doğu ve batı" mitoslarıyla ele alıp, karşılaştırmalı yöntemle tartıştırıyor. |