Kitap Tanıtımı |
Patikaların insan ruhu üzerinde bıraktığı etki esas olarak nedir? Üzerinde yürümekte olduğumuz ana yoldan çıkıp bir patikaya girdiğimizde yolda olmanın kendine özgü, otantik ve varoluşumuzu “nasılsa öyle”liğiyle ortaya bırakan bulunuşunu deneyimleriz. Patika sanki yürüdüğümüz bir yoldan ziyade takip ettiğimiz bir iz gibidir. Bu izin içinde onu takip ederken bir sona varmaktan çok gittikçe derinleşen bir iç yolculuğun duygusuyla kaplanırız. Çünkü patika daha baştan belirlenmiş ve varacağı bir son olan bir yol gibi değil varacağı herhangi bir son olmaksızın bize yolda olmanın kendisinin daha önemli olduğunu hissettiren bir varlık deneyimidir. Heidegger’in tercih ettiği, seçtiği hiçbir kavram ya da sözcük tesadüfi değildir. Felsefesinin temel yönelimini ifade eden patika sözcüğü de böyledir. Çünkü o büyük metafizik geleneğin asfaltlı otobanlarında yapılan yolculuğun varoluşumuz ve varlıkla ilgili bize bir şey vermediğini bundan dolayı artık bu otobanın dışında kalmış derin ve köklü düşünmenin patikalarında, bir dünya içinde olan ve varlık ya da olmak üzerine düşünebilen tek varolan olan Dasein’ın seyrini en olanaklı şekilde anlayabileceğimizi bize söylemektedir. Bundan dolayı Heidegger düşüncesi üzerine gerçekleşecek olan herhangi bir incelemenin önündeki esas yol Heidegger’i de büyük bir otobana dönüştürecek olan sistematik, bütüncül bir inceleme değil onun bize bıraktığı kökler üzerinden izleyeceğimiz patikalarda Kara Orman’ların derinliği ve dinginliği ile yürümektir. (Tanıtım Bülteninden) ) |