Hayali Diller; Söylenceler, Ütopyalar, Fantazmalar, Kuruntular ve Dilsel Kurgular
ISBN 9789750815096
Yayınevi Yapı Kredi Yayınları
Yazarlar Necmettin Kamil Sevil (translator) | Marina Yaguello (author)
Kitap Tanıtımı İnsanoğlunun konuştuğu ilk dili bulma hayalleri, düşüncenin katışıksız anlatımı olacak kusursuz bir dilin ütopik yaratımı, geleceğin toplumlarının konuşacağı evrensel diller, felsefi dil, yapay diller, glossolalialar ve dünyadışı bir zamanda ve uzamda konuşulan diller. Ve bu hayalin peşinde dil manyakları: Nicolas Marr, Héléne Smith, J. R. R. Tolkien, George Orwell... Marina Yaguello Hayali Dillerde edebiyattan sinemaya, oyundan inanca dek uzanan bir labirentte dil yaratıcılığının izlerini sürüyor. Tadımlık Her yaratım ortak düş gücüne bağlıdır. Dolayısıyla, her şeyden önce hayali dillerin söylencesel kaynaklarını konumlandırmak, söylenceyi ütopyayla, uykudaki düşle uyanıkken görülen düşü birleştiren bağı kesinlemek yerinde olur; kitabın ilk kısmının konusu da bu olacaktır. Çağın düşünceleri göz önünde bulundurulmadan bir bireyin düşüncesi üstüne yargıda bulunulamayacağı için, ikinci kısımda okuru dilbilim düşüncesinin tarihi üstüne hızlandırılmış bir yolculuğa çıkarıyorum; bu yolculuk, XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla kurgu yazını içinde dillerin yaratımı ile sınırlanmıştır. Kaldı ki, eylem içinde dilbilimsel fantazmayı açıklamak için iki örnek durum seçtim: Nicolas Marr ve Hélène Smithin durumlarını. Onlar bu kitabın üçüncü kısmında yer alacaklar. Son kısımda da, doğal dillerin savunulması ve örneklendirilmesine çalışacağım. Basından Zülal Güney Cumhuriyet Kitap, 19.02.2009 Hayali Diller, dilin oluşumu ve sürekli yeniden oluşumu üzerine derinlemesine bir inceleme kitabı. Marina Yaguello, Hayali Diller'de, egemen dilin aksine, dilin her türden kullanımına titizlikle eğilerek, dil konusunun aynı zamanda yoruma açık, göreceli tanımlamasının yanı sıra oldukça geniş sınırlarında gezinmiş. Durağan, bir kez tanımlandıktan sonra tanımlanan çerçevede kalmayan dilin, sadece yaşam pratikleriyle, ilişkilerle, nesnelerle sınırlı olmayıp çok çeşitli alanlarda yaratılan ve sürekli gelişen bir olgu olmasından hareket eden Hayali Diller, dilin ne olduğuna ilişkin geniş bir alan açıyor. Dilin beslendiği kaynaklarından biri olarak ütopya, aynı zamanda kitaba adını veren temel bir alan olarak yer alıyor kitapta. Ütopyanın etimolojisinin de incelendiği bölümde düşüncelerin tarihiyle ideolojilerin tarihini birbirinden ayırmamış yazar. Zira "bilime, olguların doğrudan gözlemine dayalı kanıdan elinde tutmak yeterli olmayacak, ideolojik olarak geçerli kılınması ve desteklenmesi" de gerekecektir. Bir düşünce ya da kuramın dogmaya dönüşür dönüşmez hiç bir olgunun bu duruma direnemeyeceği tespitini yapan yazar, bunun, "genel olarak bütün düşünceler tarihi ve özel olarak da dil üstüne düşünceler, düşle olgular arasında ideolojinin karar verdiği bir karşılaştırma" olduğu sonucuna varıyor. Söylence ve izleklerin dille ilişkisinde nasıl bir devinim izlediklerinin izinden gidildiğinde ise dili ilgilendiren söylencelerin kaynaklandığı noktada buluruz kendimizi. Söylencenin toplumdan dışlanmasına rağmen bilim ve tarihten önce gelmesinin yanı sıra bilimsel düşüncenin arka planında olmazsa olmaz bir şekilde yer aldığını da görürüz. Böylelikle söylence, "düşüncenin en derin ve en evrensel düzeyi olarak onaya çıkarken, aynı zamanda tarihi yapmaya katkıda" bulunacaktır, Bu durumda söylence, bilimle aynı şeyi söyleyecek, hayali olanla aklın, "mitosla logos'un kaynaşmasını gerçekleştirerek gerçeğin başka bir yüzünü" ortaya koyacaktır. Nietzsche, Umberto Eco ve Michel Pierssens'ı dillerin keşfine ya da yaratımına "tutkuyla bağlı olan kişiler" olarak kaynak gösteren yazar, aynı zamanda evrensel dil yaratımı anlamında da oldukça çarpıcı örnekler sunmuş. Dilin her türden kullanımının ele alındığı Hayali Diller'in ilerleyen sayfalarında, bilimkurgu yazınıyla klasik çağın hayali yolculuğunu takip eden Yaguello, doğal dillerin savunulması ve zenginleştirilmesiyle bağlantılı olarak "aklın hapishanesi yapay dillere" kadar ilerlemiş. Böylelikle, Hayali Diller, dil olgusu ve onun tarihçesi, kullanım şekliyle ilgili bilgi vermekle kalmamış, dile nereden bakılması gerektiğiyle ilgili eksik ve yanlış bilgileri de gözden geçirmeye yönelik olanak sunmuş.