Hasan Sezai Divanı
ISBN 9789759076078
Yayınevi Buhara Yayınları
Yazarlar Ali Rıza Özuygun (author)
Kitap Tanıtımı GÜLŞENİYYE TARİKATI SEZAİYYE KOLUNUN KURUCUSU OSMANLILAR´IN HÂFIZ-I ŞİRAZδSİ EDİRNELİ HASAN SEZAYÎ HAZRETLERİ´NİN HASAN SEZAYÎ DİVÂNI HASAN SEZAYİ HAZRETLERİ´NİN HAYATI-EDEBİ KİŞİLİĞİ ŞİİRLERİNİN TAMAMI Dr. Ali Rıza Özuygun TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ ALİ RIZA ÖZUYGUN TARAFINDAN KÜTÜPHANELERDE MEVCUT YAZMA NÜSHALAR KARŞILAŞTIRILARAK YÜKSEK LİSANS TEZİ OLARAK HAZIRLANMIŞTIR. HASAN SEZAYİ HAZRETLERİ´NİN HAYATI Asıl adı Hasan olan Sezayi-i Gülşenî, h.1080/m.1669 yılında Mora yarımadasında bugün Korent denilen Gördes´te dünyaya geldi. Babası Ali, bu şehrin eşrafından Kurtbeyzade Hasan adında bir zatın oğludur. Dedesi, Kurtbey-zade diye anılan büyük külliye sahiplerinden, servet sahibi, yüce bir zattır. Çocukluk ve gençlik yıllarını Mora yarımadasındaki Gördes´te geçirir. Sezayi Hazretleri´nin çocukluk ve gençliğinin ilk devresini nasıl geçirdiği açık olarak bilinmemek-tedir. Fakat eserlerinden kendisinin bu devirde oldukça iyi bir tahsil gördüğü anlaşılmaktadır. Sezayi Hazretleri 18 yaşında iken h.1098 (m.1687) yılında Venediklilerin Mora´yı işgali üzerine, doğmuş olduğu Korent kasabasından ayrılmak mecburiyetinde kalır ve bir gemiye binerek istanbul´a gelir Avusturya ve Venedik devletinin Osmanlı İmparatorluğu´na karşı giriştikleri hücumları önlemek maksadı ile Edirne´de bulunan IV. Mehmet´in yanına gider. Edirne´de, piyade mukabelecisi Ali Efendi adında bir zatın tavassutu ile mukabele kalemine alınır. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı resmî vazifesi dışında kalan zamanlarını tasavvufî bilgilerini arttırmağa hasrediyordu. Nihayet gördüğü bir rüya üzerine bir mürşit aramağa karar verir. O sıralarda Edirne´de, Halvetî tarikatının şubelerinden olan Ruşenî´nin kollarından ve ibrahim Gülşenî tarafından tesis edilen Gülşeniyye tarikatının halifelerinden El-Hac Hallac mahallesindeki Aşık Musa´nın dergâhında Şeyh Mehmet Sırrî Efendi´ye mürit olur. Bir süre sonra şeyhinin ölümü üzerine, onun yerine geçen Mehmet La´li Fenayi Efendi´ye intisap eder. Şeyhi, aynı zamanda onu dergâhın vakıf gelirlerini toplamakla görevlendirir. Kendisine bu görevinden sonra "Câbî Dede Efendi" ünvanı verilmiştir. Sezayi Hazretleri´nin Fenayi Efendi´yi kendisine büyük bir rehber olarak kabul ettiği aşağıdaki manzumeden anlaşılmaktadır. Âdem hemîn bu bezm-i dil-ârâya bir gelür Seyr-i cemâl-i yâri temâşâya bir gelür Devr iderek cemâd ü nebât 'âlemin geçüp Hayvânî bir libâsile dünyâya bir gelür Seyr-i ta'ayyün itmegiçün cezb idüp sehâb Her katresini cem'ile deryâya bir gelür Tekmîl idüp merâtibini âhiru´l-emir İnsân ölüp bu neş'e-i kübrâya bir gelür Mir'ât-ı vech-i bâki olup bî-cihet sıfat Lâ´dan bekâ-yı zât ile illâ´ya bir gelür Esmâyı câmi' oldıgına şek yok âdemüñ Ammâ netîce seyr-i müsemmâya bir gelür Şâh-râh-ı âlem-i ıtlâka girdüm sıdkıla Kutb-ı âlem Şeyh La´li Gülşenîdür rehberüm Himmetiyle menzil-i maksuda irdüm sıdkıla Kutb-ı âlem Şeyh La´li Gülşenîdür rehberüm Feyz irişdürdi kemâl-i neşe-i insanile Can ilin menzillerin gösterdi çeşm-i canile Aşina itdi beni ol âlem-i irfanile Kutb-ı âlem Şeyh La´li Gülşenidür rehberüm Cezbesiyle gönlümün mülkini teshir eyledi Himmetiyle bu harab-âbâdı tamir eyledi Bir nefesle zulmetüm tebdil ü tenvir eyledi Kutb-ı âlem Şeyh La´lî Gülşenîdür rehberüm Mülk-i tende padişah itdi beni ol zü´l-himem Bende bir sır sakladı bîgâneye amma dimem Feyz-i Hakka es-salâ itdüm bugün gelsün ümem Kutb-ı âlem Şeyh La´lî Gülşenîdür rehberüm Bu Sezayiden beyâna geldi nutk-ı Gülşenî Söyleyen oldur dilinden perde itmişdür beni İkilik vehmin aradan sürmeyen bilmez beni Kutb-ı âlem Şeyh La´li Gülşenîdür rehberüm Şiirde de görüldüğü gibi Sezayi Hazretleri´nin Şeyh Mehmet La´li Efendi´ye derinden bir bağlılığı söz konusudur. Şeyhini "Kutb-ı âlem" diye tavsif etmektedir. Mehmet La´li Fenayi Efendi de h.1112 (m.1700/1701)´de vefat etti. Vefatına, Kâmî mahlasıyla şiirler yazan Edirneli Mehmet Efendi "Meded kopdı nihâl-i Gülşenî´den bir gül-i La´lî" mısra´ıyla tarih düşürmüştür. Bu sırada Sezayi Hazretleri Edirne´de, Lârî camii karşısında Şeyh Veli Dede Efendi dergâhında post-nişin (tekke şeyhi) idi. Lâ´li Fenayi Efendi´nin yerine geçen Şeyh Mahmud Hamdi Efendi´nin bu makama gelişinden altı ay sonra vefatı üzerine, Sezayi Hazretleri´, kendi damadı ve halifesi olan Şeyh Müsellim Efendi´yi bulunduğu dergâha post-nişin tayin ederek, kendisi La´li Fenayi Efendi´nin makamına geçer. Bundan sonra Sezayi Hazretleri´, hâlen Edirne´de Bostanpazarı denilen yerde Sezayi Tekkesi adıyla anılan dergâhta yaklaşık otuz sekiz yıl boyunca irşatla meşgul olmuştur.