Kitap Tanıtımı |
Fatma Yavuz’u esas olarak “insanlığı” ile tanıdık aslında. Daha önce “uzak” olduğu hayatlar ile tanışıyor; onların acılarına, yasına, yaşadıklarına ortak olmaya çalışıyor; öteki seslere ses verirken geleceğe de umut taşıyordu. Kısmaya çalıştılar o sesi... Önce çalıştığı kurumdan ihraç ettiler, sonra linç korosu ile sindirmek istediler. Elbet susmadı Yavuz, susmayacak da...Bu kitap o sesin derli toplu bir hikâyesi ve direngen duruşudur. Aynı zamanda tarihe düşülen ibretlik bir not, geleceğe bırakılan anlamlı bir mirastır. Bu yanıyla “Hangi Diyanet? / Bir Aforozun Öyküsü” bir kitaptan çok daha fazla bir anlam taşıyor. Tarih ve yaşananlar şahit buna.Aydın Tonga Fatma Yavuz büyük, çok büyük cesaretle sorguluyor yüzlerce yıllık öğretiyi. Bir insan, bir kadın olarak adaleti, eşitliği savunmak üzere yorucu, hırpalayıcı bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta, akıl ve düşünceyi kalın duvarlarının arasında tutmaya çalışan kurumsal ve bireysel iktidarların, topyekûn aynı dili konuşarak nasıl da karşısına dikildiklerini anlatıyor. Fatma Yavuz’un cesur hikâyesi akıl, vicdan ve dogmayı yeniden sorgulayacağımız bir ibret vesikasıdır. Sabâ Altınsay Bu kitap sadece bir kuruma değil, resmî ideoloji tarafından tanzim edilmiş bir İslam'a da karşı, bir Müslüman'ın inancın özünü arayış hikâyesi. Okurken hayalimde ara ara, bir yandan engizisyon mahkemeleri, bir yandan Sokrates’in savunması canlanıyordu. Fakat Fatma Yavuz’un Diyanet’teki işini kaybetmesiyle sonuçlanan trajikomik yargılanışını izlerken beni asıl büyüleyen, örtmezse “görünen her saç teli için seksen bin sene yanacağına” inanarak büyümüş bu merak dolu, pırıl pırıl zekâlı kızın, sorgulayarak kazandığı çeşitli iç görüler ve farkındalıklar üzerinden, hak ve adalet savunuculuğuna geçiş yolculuğu idi. Bu yolculuğu olanca şeffaflığıyla samimi, doğrudan ve dürüst bir sohbet diliyle anlatıyor “Fatma Hoca”; olaylar gözünüzün önünde akarken baskılar karşısındaki cesaretine, inanç ve kararlılığına hayran kalıyorsunuz.Gülayşe Koçak (Tanıtım Bülteninden) ) |