Kitap Tanıtımı |
Zafer Acar, şiir dilimize tam da bugünlerin ihtiyaç duyduğu türden bir tazelik getiriyor. Onun şiirlerinde, kurumaya yüz tutmuş şiir dilinin söz kalabalığı yerine ilhamın karşı konulmaz coşkunluğunu buluyoruz. Acar, şiirin dünyasını ve konularını hayatın bütününe uzanacak şekilde zenginleştiriyor; cesareti, ilhamının uzanacağı çorak toprakların bile bir şiir bahçesine dönüşebileceğini hissettiriyor.
(Cevdet Karal)
Zafer Acar, bir antoloji şairi. Antolojiyi düzenleyen de o, içindeki şiirleri yazan da. Yaptığı işin geleneğini de gözetiyor elbette, şiirine, dolayısıyla antolojisine konuk ettiği şairleri de bazen adlı adınca anıyor. Kısacası koçaklıyor, coşkuyla, yürekli bir biçimde meydana çıkıyor, şiirlerini havalandırıyor ve şiirin yalnız olmadığını, hatta yalnız yazılmadığını da gösteriyor. O yüzden Zafer Acarın şiirlerini okurken yaylıların, nefeslilerin, vurmalıların inişlerini, çıkışlarını da duyuyorsunuz. Koro için yazılmış senfonik bir şiir okuyorsunuz âdeta: İç içe ve peş peşe şiir. Aynı zamanda da açık bir şiir, her türlü eleştiriye ve tehlikeye açıklık da sayılır bu, önü açık, yolu açık demeye de. Şiiri şiir içinde arıyor, şiiri yazarken bulmaya çalışıyor, açık şiir biraz da bu demek. Öyle olduğu için de farklı ve katlı okumalara açık bir şiir.
(Haydar Ergülen)
Zafer Acar, yeniliğinin başlangıcı diyebileceğimiz Coğrafî Delilik ile Orhan Veli kadar etkili, fakat dahası bilgece bir çıkış yaptı ve hususiyet ile İslâmi camiadaki bütün şairleri tesiri altında bıraktı. Özellikle de Zafer Acarın ironisi, Orhan Velinin ve Cemal Süreyanın ironisinden daha başka ve daha derinden sallayacak şiirimizi. İçrek: şair doğmuşluğun belirtisi. Şiirimizin bu ironik ihtilâle ihtiyacı var mıydı? Cevabı okurlar verecek.
(Osman Serhat) |