Kitap Tanıtımı |
Beylik sözler edecek halimiz yok; hele hele edebiyat şöyledir, efendim şiir böyledir diye ahkâm kesesimiz hiç... Her üçünden dördü şair olan Türk gibi hayatta bulunduğumuz vaktin farklı dilimlerinde gâh ayakta gâh koltukta hâlimizi eksiltip artırmadan arz eyledik. Yaş alıp devinirken de göz ve kulağımıza hoş gelen, katı kalbimizi yumuşatan, öz duyumlarımızı bildiren ve bulduranlara hayran olup özendik. Gayet tabi yazarken ve söylerken bu cevherleri hayranlıkla taklit ettik, özümüze işlesin diye. Bu geçen ömür içinde sadece yaş mı aldık yoksa soyut ve somut niteliklerimizde ilerleme ve olgunlaşma adına bir şeyler becerebildik mi sorusuyla yüzleşmekten kaçmamak için duygu düşünce kronolijisini bozacak tematik bir tasnife kalkışmadık. Sadece fazlaca ferdi ve arabesk bulduğumuz karalamaları dışarıda bıraktık. Elbette yazılanlar gelişigüzel değildir. Manifestolu bir sistematiğe bağlı olmasa da damarda akan, ağızdan çıkan yine tüm devir ve tavırları ile Hoten’den Zaragoza’ya varan Türk Dili ve Şiiri’dir... Kendimizce iddiamız ise Türk Dili ve Şiiri’nin, Kaptan’ın tabiriyle yumruk gibi sıkılmış dünyamıza dün olduğu gibi bugün de güneş gibi doğup bizi ve gelecek nesilleri aydınlatacağıdır. Arz ederiz... (Tanıtım Bülteninden) ) |