Kitap Tanıtımı |
Altınoluk Dergisinde yayınlanan Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından adlı yazı serisinin ikinci kitabı da tamamlandı. Tıpkı birinci ciltte olduğu gibi elinizdeki bu ciltte de İslâm ahlâkının birçok esâsını, Kurân ve Sünnet ışığında, peygamberler, ashâb-ı kirâm, selef-i sâlihîn ve Hak dostlarının hayatlarındaki misalleriyle ifâde edilmeye çalışıldı. Hak Dostlarının Örnek Ahlakından-2 adlı o eserle ile ilgili, Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendinin bu nadide eserinin önsözünde şu satırlara yer verilmiş; ''Bizler bu imtihan âlemine mârifet ve ubûdiyet için, yani Cenâb-ı Hakkı tanımak ve Ona kullukta bulunmak için gönderildik. Bu hususta elimizden tutup bizlere yol gösterecek olan en büyük rehberimizse, Peygamber Efendimiz'dir. O, Rabbimizin bizlere emrettiği kulluğun mâhiyetini îzah eden bir fiilî kıstas ve emsalsiz örnek şahsiyettir. Bu itibarla Cenâb-ı Hakkın muhabbet ve rızâsına giden yol, HZ. PEYGAMBERE MUHABBETLE İTAATten geçmektedir. Yani Cenâb-ı Hak kendisine muhabbeti, Ona candan aziz bir muhabbetle itaat şartına bağlamıştır. Zira O, kendi hevâ ve hevesinden konuşmaz. Onun her hâl ve hareketi; vahyin şerh ve îzâhı demektir. Onun mübârek sîreti, kalb-i pâkine indirilmiş olan Kurân hakîkatlerinin hayata aksetmiş hâlinden ibârettir. Ümmet-i Muhammed olarak bizler de Onun nurlu izinden gidebilmek ve Onun ahlâkıyla ahlâklanmak için KURÂN EHLİ OLMAK mecbûriyetindeyiz. Zira Hazret-i Âişe c vâlidemizin ifâdesiyle; Onun ahlâkı Kurândır. İç dünyamızı Onun gönül dokusundaki hissiyât ile tezyîn edebilmek için, evvelâ Kurân-ı Kerîmin feyz ve rûhâniyeti altında bir mânevî tahsil ve terbiyeye muhtâcız. Samimi bir gönülle Kurân-ı Kerîmin mânâ iklîmine girerek onun sır ve hikmetlerini lâyıkıyla tefekkür edebilen bir mümin, her şeyden önce Rabbimizin sonsuz kudret ve azameti karşısında kendi HİÇLİK ve acziyetini idrâk eder. Hâlis bir kulluk hâli de ancak bu şekilde tahakkuk eder. Hakka kullukta mesâfe almak, böyle bir gönül kıvâmına ulaştıktan, yani hiçlik hâline erdikten sonra başlar. Nitekim Hak dostu büyük şahsiyetler de hiçlik dergâhı bir gönle sahip olduktan sonra mânevî zirvelere çıkabilmişlerdir. Hakka kulluğu lâyıkıyla idrâk edebilmenin en mühim şartı; her an ilâhî kameraların önünde bulunduğumuzu, Rabbimizin bizi her an gördüğünü, hattâ bizimle beraber olduğunu bilmektir. Yani MAİYYET: ALLAH İLE BERABERLİK şuuruyla gönlümüzü mânen diri ve zinde tutarak hâl ve hareketlerimize çeki-düzen verebilmektir. |