Kitap Tanıtımı |
Bir imparator. Öyle sıradan biri de değil. Hadrianus. Edirneyi kuran adam. Londradaki son sergide, British Museumda, Türkiyedeki Sagalassus yani Burdurun Ağlasun ilçesindeki kazılarda çıkan bir heykeli de sergilendi. Sadece ayağı 80 santimetre idi. Anlayın. Büyük imparator.
Ama ben bu büyük imparatorların nasıl adamlar olduğunu hep merak etmişimdir. Düşünsenize, dünyanın en büyük gücü elinizde. Ne yaparsınız? Kendinizi kaybedip, hubrise, yani çılgınlığa mı kapılırsınız, yoksa, ne yaparsınız? Tek lafınızla adamların kaybolabildiği, keyif için şehir yaktığınız, herkesin ayağınıza kapandığı dönemlerden söz ediyorum. Hayâl etmesi bile bana zor gelirken, işte çıkıyor biri, mesela Yourcenar, kalakalmış tüm tarihsel belgeleri, bilgileri didik didik ediyor ve bir roman yazıyor. Elbette, Hadrianus bu değil. Bu, Yourcenarın Hadrianusu.
Ve işte görkem de burada başlıyor: Bir imparatorun günlük çilelerini, acılarını, düşüncelerini düşünmeye çalışan bir yazara eşlik ediyorsunuz. Stoacı felsefe izi var mı? Belki. Hele de Hadrianustan sonra imparator olacak olan, ve romanın bir mektup gibi kendisine yazıldığı Marcus Aureliusun Anılarını düşünürsek. Okuyun, imparator neye benzermiş, bir düşünün derim.
Levent Yılmaz |