Kitap Tanıtımı |
Hadi bana seni anlat...
Biraz önce birlikteydik, oturduğun yer hâlâ sıcak, kokun bile duruyor, hiç gitmemiş gibisin, sen giderken o kadar çok şeyin kalıyor ki bende, yokluğunun buruk tadı acı bir çağla eriği gibi dudaklarımdan gitmiyor.
İstediğin kadar git, hiçbir şey değişmiyor ki sen gidince, sesin kulaklarımda, gözlerin hâlâ konuşuyor gözlerimle, sadece ince bir sızı bırakıyor gidişin. Bir başka sen geliyorsun gidince, buğulu gözlerinde menekşe düşleri, ıslak bir gül uzatıyor ellerin geri dönmek istermiş gibi. Masum bir çocuk geliyor sen gidince, bu yüzden çocukluğu seviyorum, ne kadar gidersen git hiç gitmemiş gibisin çünkü sen bir çocuğun düşlerinde yaşıyorsun.
Sen bilinmeyen ülkenin masal prensesi.
Hadi bana seni anlat.
Sana tutkularım öylesine derin ki öğrendikçe öğrenmek istiyorum seni, sende saklı kalan bir rüya var kimselerin görmediği, okyanusta bir yelkenlinin düşlerinde rüzgar olmak var sende, bir bestenin duyguları hiç yaşanmamış, bir kaşifin düşlerindeki gibi merak ediyorum her şeyini, sana dair ne varsa bir çocuğun meraklı düşlerinde büyüdükçe büyüyor, bir balık olmak istiyorum gözlerinin okyanuslarında, bir şair olmak şiirlerde seni anlatmak, bir ressamın bakışlarında seni çizmek, bir heykeltıraşın çizgilerine şekil vermek, müzisyen olmak seni bestelemek şarkılarda.
O kadar çok istiyorum ki seni.
Sen bilinmeyen ülkenin masal prensesi... |