Kitap Tanıtımı |
Bir aydınlanma hareketinin ön habercisi olmak maksadıyla yola çıkan bu kitap, aynı zamanda, geleneksel ve toplumsal taassup ve saplantılarımızın da yadırgayacağı bir kitaptır. Çünkü, "Mabetler, toplumların tefekkür yazgısını belirler" tesbitinden hareketle günümüzdeki arızalı din manzaralarını, simgesel konumdaki Hacıbayram Camii meydanında sertçe sorgulayıp mahkum etmektedir. Üstelik, ahlak ve selim akıl ile Kur'an'ın dışladığı bu hurafe ve irticai zihniyetin muhasebesini yaparken de, tarihteki illiyet bağlantıları ve aktörleri ile bugünkü sorumlu piyonlarını da cesurca teşhir etmektedir. İtiraf etmeliyiz ki, bilimsel bir tarih eşetrisinden ve özgür tartışma ortamından mahrum bırakılmış olan Türkiye, şuan 21. yüzyılın eşiğinde tam da bir dört yol kavaşağı açmazıyla karşı karşıyadır. İstisnalar olmakla birlikte, dikkat edin çevrenize göreceksiniz ki, gerek batılı anlamdakı sağcı ve solcuların ve gerekse laik Kemalistler ile dini meslek edinmiş hurafeci tarikatçıların ayrı ayrı ilah ve tabuları vardır. Hiçbir klik ve hizip, kendi tanrısının kılına dokunulmasına tahammül edemez. İlginç olan taraf, tüm bu fırkaların, "müridin, mürşidine teslimiyeti, tıpkı ölünün kendi yıkayıcısına teslimiyeti gibi olmalıdır" noktasından hareket ederek, akıl ve sorgulamayı dışlayan tasavvuf kültürüne sahip çıkmalarıdır. Yani, günümüzdeki ilah ve ihalelerin esin kaynağı olan Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Mevlana Celaleddin gibi maneviyat uluları (!) sorgulanmaz.
İşte bu kitap, bugün de önümüzü tıkayan tarihteki ve günümüzdeki bu maneviyat kral ve kralcıkların çıplak olduğunu söylüyor. |