Kitap Tanıtımı |
“Her cümlenin sonunda çoğu zaman önce durgunlaşan, sonra neredeyse uçarı hafakanlar geçiren bereketli Türkçenin hangi durağından geçseniz, her yazardan dilinize bulaşan o efsunkâr satırları hatırlayınız lütfen. Yalnız bize, bizim edebiyatımıza mahsus bir hâl midir bu? Değil elbet. Açıverin dünya edebiyat atlaslarını, (gerçekten var mıdır böyle bir atlas?) insanı şaşırtacak denli çok, hangi ülke edebiyatı olursa olsun, varlığını borçlu olduğu bütün değerleri hiçe sayıp gerisin geriye dönen yazarlarla doludur. Denemenin tadına varan okur için fazla söze ne hacet. Onlar, dilin ve üslubun aşığı tutkulu birer gedikli olarak saklanan fotoğrafların arasında çoktan yerlerini almışlardır bile. Denemeye dost olarak sığınan bütün okurlar, onun ham iddialar, boş hayaller peşinde sürüklenmekle kusur sahibi olmadığını çok iyi bilmektedirler. Çünkü edebiyatın saklı ülkesi sayıyorum denemeyi.” Cumhuriyet sonrası edebiyatımızın vazgeçilmez türü olarak etki alanını daha çok eleştirel anlamda sürdürmüş olsa bile, hayatın kıyısında kalmış, birçok kimsenin dudak büktüğü ve fakat insana dair incelikleri çarpıcı bir dil ve üslupla dile getiren kalemler eliyle daha da güçlenen deneme türüne Reşit Güngör Kalkan Güzün Son Konuğu kitabıyla önemli bir katkıda bulunuyor. (Tanıtım Bülteninden) ) |