Kitap Tanıtımı |
Bir dağ ve yukarıya uzanan vadi, çölde sağa sapınca aniden ağaçların içinde kayboldum, su sesi geliyordu. Yaklaşık sekiz saat süren yolculuktan sonra ayaklarım su taplamıştı. Silahım hariç diğer eşyalarım katıra yüklenmişti. Grup ilk yokuşta koptu. ben ve Rus asıllı Leyla arkadaş ilk takımdan kopmadık. Gecenin o sattinde su sesi, ağaçlar, yıldızları bile görmemizi engelleyen incir, meşe ve daha adını öğrenmediğim ağaçlar ile dağlar içine uçarcasına yürüyorum, koşuyorum. Kurye arkadaş bir iki bayanı durduruyor ve aşağı tarafı işaret ederek oraya gidin diyor. Bize verilen küçük el fenerini çıkarıyorum. Cennet, cennet ülkesinin ilk ayağı, ülkem Kürdistan'a vardığım ilk kez bu kadar derinden hissediyorum, bütün hücrelerim ve iliklerime kadar. Arkadaşların söylediğine göre durmadan bağırmışım.
"Burası cennet, cennet arkadaşlar
İşte, işte Kürdistan burası,
koşun, koşun cennet arkadaşları koşun,
koşun cennete koşun
Harika suya, ağaçlara koşun
Cennet cennet..." |