Kitap Tanıtımı |
“Akşam olup da batınca güneş, Alıp gidecek seni yeniden. Ve ben bakacağım ardından... Yeniden doğmasını bekleyeceğim güneşin, Ve gelmeni bekleyeceğim senin.” Giderken gülüşünün güneş gibi doğduğu günleri de götürdü beraberinde ve bir daha güneşim doğmadı, günüm aymadı benim. Gökyüzüne bakacak, uçsuz bucaksız mavilikte sonsuzluğa uzanacak bir gök yüzüm yoktu benim, karanlıktı her yanım ve ben zifiri bir karanlıktayım. Hüküm giymiş bir mahkumdan farkım yoktu, hatta daha beter bir haldeydim çünkü günün aydığını görecek ufacık bir pencer- em bile yoktu benim. Sadece ona kavuşacağımın hayali vardı içimde. Her gece uyumadan önce kurduğum bir hayaldi bu ve her sabah ona kavuşacağımın umuduyla uyanmam var bir de. Ben hep bekledim güneşin doğmasını, güneşler hep battı ama hiç doğmadı. O gelmedi, ben de bir türlü ona gidemedim. Henüz kavuşamadım ona, henüz bakamadım gök yüzüne ama biliyorum; bir gün kavuşacak ellerimiz ve beraber uzanacağız sonsuzluğa. Elbet bir gün diyorum... Elbet bir gün sevgilim. (Tanıtım Bülteninden) ) |