Kitap Tanıtımı |
Taşlığın kapısına doğru koştum. Sımsıkı kilitli buldum. Alt katta her tarafın pencereleri kaim, şık demir parmaklıklarla örtülüydü. Kaçmanın imkanı olmadığını gördüm.
Aman Yarabbi... Ben bir tuzağa tutulmuştum ama bu nasıl bir tuzaktı? O gece başıma neler gelecekti? Bir zaman ağladım, sızladım, dövündüm. Ruşen kadın, "Yemek koyacağım" diye savuştu gitti. O tatlı dilli kalfa da meydanda yoktu. Orada bir başıma kaldım. Çaresiz bir belaya uğramıştım. Çırpınmanın para etmeyeceğini anladım. Ecelime boyun eğmekten başka bir kurtuluş yolu göremiyordum. Gözyaşlarımı sildim. Kerevetin bir kenarına oturdum. Artık akşam oluyordu. Dört duvarla çevrili bahçeye baktım. Rüzgarla oynayan ağaçların gölgelerini bile esrarlı birer hayalet gibi bana korku veriyordu. Oda loşlaştıkça etrafımı çeviren bütün eşyalardan, her şeyden, minder üzerinde yatan kara kediden bile korkuyordum. Acaba o zayıf kalfa, bu şişman Arap, insan şekline girmiş birer peri miydiler? Böyle esrar dolu bir evde her şey 29 olabilirdi. Yaratanıma sığındım ve bildiğim duaları okumağa başladım. Artık sular kararıyordu. |