Kitap Tanıtımı |
Dalgalı sulara battıkça yüzüyordum, gezegene ait olmayan azap verici sesler yükseliyordu. Sonra kül rengi ışık şeritlerinin kayıp olan güçlü pırıltıları gölgelere dönüşerek boğucu bir sisle zaman, yer kavramını saptırıyordu. Dudaklarımın titrediğini hissettiğim anda hıçkırığımı korkudan bastırmak istemiştim. Gözümü kayalığa çevirdiğimde kartal yoktu. Kendi ruhumda uyuklayan madde ötesi şeyle, bir düş ve rüyayla karşılaştım, yani başımda bir huzursuzluk vardı. Buz mavisi bir ışın demetinin içinde Berivan durmuş bana öylece bakıyordu. Işın demetinin arasında, dünyanın güneş ekseninde baş aşağı sarkmış o küçük kızın ışınla dans eden kelebeğini de gördüm. Gövdemdeki eklemlerden birinin ayrıldığını hissettim. Yavaş yavaş ruhum beni terk ediyordu galiba. Dünyanın dengesini koruyan ışın kolonları gözlerimden yitip gidecek mi? Bir de kozmik direk gibi yanı başımda birer aldırışsızlık, kayıtsızlık sezdim. Sanırım kulaklarımda pamuk vardı, iyi duyamıyordum. Kim kimler bu kefeni giydirdi bana? Zorlanıyordum ama her şeyi doğru gören gözlerim yanılmıyordu. Kum ve toprak içine gömülmüş kurtçuklar, onlara yardıma gelen tırtıl böcekleri acaba beni kaç asırda bitirebileceklerdi. Yüreğimin üstünde bir saat gibi zamanı ayarlayan bir an gizliydi. İçimden ağlıyorum, yanaklarımdan yeşil damlalar süzülüyor, pas renkli bir atmosfer sardı etrafımı. Dudaklarımdan çok derin bir nida yükseliyor ama duyamıyorum. |