Kitap Tanıtımı |
İlk romanı Yağmur Hüznü`yle edebiyat çevrelerinin dikkatini çeken ve 1998 Orhan Kemal Roman Ödülü`nü alan Ahmet Karcılılar, Gülden Kale Düştü adlı romanıyla ikinci kez okurların karşısına çıkıyor. Gülden Kale Düştü, küçüldükçe daha da karmaşık hale gelen dünyaya bir Anadolu kentinden bakıyor. Roman, modern hayatın karmaşasından sıkılıp kendi kozasına çekilerek yalnızlığı tercih eden bir yazarın, kimi zaman yaşama bakışını, kimi zaman da anlattığı metinlerliyle desteklenen polisiye bir kurgu içeriyor. Ayrıldığı eşinin intihar mı, cinayet mi olduğu belirsiz ölümüyle başlayan ve yazarın sorgulanmasıyla devam eden olay örgüsünün yanı sıra aşk, cinsellik, sadakat ve ihanetin değişen anlamları sorgulanıyor. Gülden Kale Düştü`de Ahmet Karcılılar, yalın bir dil ve anlatımla okuru, beklemediği şaşırtıcı bir -sona ya da başlangıca- götürüyor.
(Arka Kapak)
Gülden Kale Düştü kavgası, Madam Bovary üstüne yaşananları hatırlattı bana. 19. yüzyılda Madam Bovary romanın yayımlanmasıyla, bir taşra kentinde bulanan ve yasak aşka yönelen kadının kimliği merak konusu olmuştu. Romanın yazarı G. Flaubert, ünlü yanıtıyla edebiyatın son kertede otobiyografik olduğunu da, hayatla birebir eşleşemeyeceğini, gerçeğin roman gerçeği olduğunu da yeni kuram ve tekniklerden çok çok önce ortaya koymuştur: "Emma Bovary benim!"Şimdi ise yazar değil, yazılan söylüyor bunu: "O kadın benim" diyor.
Edebiyat tarihi bir yanıyla da skandallar tarihidir. Alıntılar, çalıntılar, etkilenmeler, hayatı-hayatları yeniden kurmalar, yargılamalar, yargılanmalar... Her türden yargılanma: Yazarak birilerini, bir şeyleri yargılarsınız, yazdıklarınızdan dolayı yargılanırsınız: Ahlâksal, yazınsal, ideolojik, düşünsel, başta hesaplamadığınız bir dizi yargı ve yorum çıkar önünüze.
Bütün bunlar aslında tek bir şey içindir: Hayatla ödeşmek için. Ama hesap hep açık kalır.
Ve her oyun dram içinde saklar, bütün şenliğine karşın.
(Zeki Coşkun, Gülden Kale Düştü, Peki Ne Oldu, Radikal İki, 13 Ağustos 2000)
.... Karcılılar bir imge buluyor önce; sonra bu imgenin etrafında imgeyle sarmal öyküler yazıyor. Bu öyküler arasında bağıntılar kuruyor ve romanı oluşturuyor.
....
Gülden Kale Düştü`de de Karcılılar`ın ilk kitabındaki postmodernist tavırla karşılaşıyoruz. Bu kitapta da göndermelerin çoğunluğu Borges`e yapılmış. Fakat Borges`ten alıntılanan bazı cümlelerin epigraf olarak kullanılmasını bir yana bırakırsak, asıl gönderme Borges`in "Gizli Mucize" isimli öyküsünün kurgusuna. Kitap, belli ki bu öyküden esinlenilerek ve kurgusundan yararlanılarak yazılmış. Bu tavrın bir gönderme mi yoksa intihal mi olduğu ise tartışılır.
....
Karcılılar ise kurguda da gönderme yapıyor (ilk kitabında Kuzuların Sessizliği filmi çıkış noktasını oluşturuyor, ikincisinde ise kurgu Borges`in kurgusu). Bu durum bana biraz kolaya kaçmak gibi geliyor. Yazarın bu tavrını sürdürüp sürdürmeyeceğini ve 1980 sonrasında oluşan yenilikçi Türk yazını içersinde nasıl bir yer alacağını sanırım üçüncü kitabında anlayabileceğiz.
(Ömer Şişman, Tuhaf Bir Tartışmanın Ortasındaki Roman: Gülden Kale Düştü, Cumhuriyet Kitap, 14 Eylül 2000) |