Kitap Tanıtımı |
1943 Sinop/Gerze doğumlu Güven Turan'ın dokuzuncu şiir kitabı bu. Turan, Görülen Kentler'i 90'ların başında yazmaya başlamış. Bir-ikisi hariç dergilerde de pek yayınlamamış bu şiirlerini. İlk yazılarını ve şiirlerini 60'lı yıllarda yazmaya başlayan Güven Turan'ın bugüne dek roman, öykü, şiir ve çeviri şiir kitapları olmak üzere 20'nin üstünde kitabı yayımlandı. Roman ve öykü kitaplarıyla çeşitli ödüller de alan Güven Turan bu alanlardan kopmamasına rağmen en fazla şiire yakın duruyor. Ona öncelikle şair demek daha doğru. Görülen Kentler ile ilgili olarak "Doğrudan kentleri yazmak için çıkmadım yola. Duygu durumlarını, yaşam durumlarını, daha genellersem, insan durumlarını yazarken, bunlar kentlerle örtüştü ve sürdürdüm ben de bu kesişmeyi. Ayrıca oldum olası coğrafya ve insan kesişmesi benim şiirimin temel izleğidir. Genelde bu 'fiziki coğrafya'dır, bu kez 'beşeri coğrafya' oldu diyebilirim. Ya da bu kez kentlerin adı kondu sadece," diyor. Şairin, doğum yeri Gerze'yle açılan Görülen Kentler doğudan batıya, dünya yuvarlağının 44 kentinde konaklıyor. Kentlerin de duruşları vardır, sabah başka öğlen başka akşam başka. Onların da tarihleri, halleri vardır. İnsan halleri gibi, bakanın gözünde durmadan değişen. Görülen Kentler şiir okuyucularını keyifli bir yolculuğa davet ediyor.
Tadımlık
GERZE
Doğdun burada
burada bulutların
geçişini gözledin
burada
atmacan oldu
kedin
pavurya avladın
yosunlarda kaydın
ıslandın
yunus olduğunu öğrendin
tifrin balığının
sokak savaşlarına katıldın
mahallende
erik çaldın kendi
bahçenden
Her şey oturuyor yerli yerine
zambak kokusu
hamsi sisi
Nergizli Yazı
Acısu
hepsi
Sadece o kız
beyzi yüzlü ak tenli
perçemi gözüne giren
gül yaprağı dudaklı
o kız
hâlâ âşıksın
Hamidiye Yokuşunun
başında
kör çeşmenin taşına
oturmuş
bekliyorsun.
SİNOP
Kentin uzağında
bahçeler arasında
karanlıkta yedin
akşam yemeğini
iki saat önce tanıdığın
o kişiyle
Yüzünü görmedin
size yiyecekler
taşıyan karısının
Kent daha sessizdi
bahçeden
Meydandaki o otelin
odasına erken döndün
öyle apar topar gelmiştin ki
buraya
ne kitap vardı
yanında ne
defterin
Uyudun
İlk kez uyuyordun
adını
nüfus kâğıdında taşıdığın
bu kentte
Sabah
pat patlarla
uyandın
Pencerenin dışında
yeni ışıyordu
gün
motorlar çıkıyordu
balığa
kalenin gölgesinden
Yanılmamıştın
Bu
sürgünlükler kentini
hep böyle düşlemiştin.
ANKARA
İlk gidişin
üniversite sınavı için
arkadaşlarınla birlikteydin
haziran sonu
kaldığın otelin adını anımsamıyorsun
saçını tararken
ağzında sigara, kolunu
yakmıştın, izi uzun sürmüştü
1963
sınav sonrası
Rüzgârlı Sokaka
gittin
Ove Han Da.4
1964
yerleşmiştin
Kedi Seven Sokağı
üç adım ötendeydi
öğle yemekleri yiyordun bu sokakta
bir esnaf lokantasında
bir tüccar otelinde kalıyordun
çatı katında
İlk evin
Esat Caddesindeydi
1969du
TRTde yazdığın programları
saymazsan
ilk işindi
yedek subaydın
Sonra başka sokaklar
başka evler
sevgililerle gezilen sokaklar
sevişilen parklar kar serpelerken
usul usul
Akay Caddesinde
bir bavul alıp
çıkıp gittiğin ev
976 haziranında
kitapların kalmıştı
Hâlâ gidip geliyorsun
bir evin de var bu kentte
artık Ankara kentin değil
kupkuru bir kış
bir otel penceresinden
Atatürk Bulvarına baktığın
gece yarısından beri
Hani şu çok yakında
bir güzel kızla
dolaştın ya
eski semtlerini
adlarını unutmadığın
sokaklarını
yeniden döndüğün söylenebilir
rivayet bu ya.
KAHİRE
Aralık sisle
başlatmış sabahı
Nil akıyor
Durmuş bakıyorsun
geç uyanan kenti
Gesireh Adasına bağlayan
köprü üstünde
Yaklaşıyor bir filiko
kurşunilikte: Gök,
kayık, su
Kayıkçı
ayakta, kayığın kıçında
tek kürek
Sadece başına doladığı
o örtü masmavi
Beşbin yılı indiriyor
Deltaya. |