Kitap Tanıtımı |
Sana sonsuz salât ve selâm olsun Yâ Rasûlallah. Sana lâyık ümmet olamadık. Senin çektiğin sıkıntıların hiç birini çekmedik. Sana yapılan zulümlerin hiç biri bizim başımıza gelmedi. Senin aç ve susuz kaldığın gibi aç ve susuz kalmadık. Kavmin tarafından horlandığın, dışlandığın gibi bizi kimse horlam madı, dışlamadı. Ancak, Senin adına lâyık bir ümmetin olamasak da, Seni gerçekten sevm viyoruz Yâ Rasûlallah. Seni hakkıyla sevemesek de, Seni sevenleri seviyoruz. Rabbimiz Tevbe Sûresinin 128. âyetinde, Senin için ümmetine düşkündür buyuruyor. Biz de, ümmet olarak, Sana olan sevgimize değil, Senin bize olan merhametine güveniyoruz. Belki Seni gerçek sevgilerle sevemedik; ama bu kırık dökük hâlim mizle Senin adını duyduğumuz zaman ayrı bir heyecan duyduk; kalbim miz titredi. Senden bir iz, bir emare bizi hep heyecanlandırdı. Belki getirdiğin dâvân için yeteri kadar mücadele edemedik. Yeteri kadar insana ulaşamadık. Kimsesizlerinle, yetimlerinle, yoksullm larınla istediğin gibi ilgilenemedik. Ama Sen buyuruyorsun ya, Ey Allâhın Rasûlü: Benimle sizin durumunuz şuna benzer: Bir adam ateş yakar. Ateş etrafı aydınlatınca pervâneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar, bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız, onlara mânî olmaya çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak pek çoğu ateşe düşerler. Ben, ateşe düşmemeniz için sizi belinizden, kemerinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe atılmak için koşuyorsunuz! (Buhârî, Rikak, 26) Biz kendimizi bilmiyoruz Yâ Rasûlallah. Ne olur! Şefaatinle bizi kıyamette o cehennem ateşinden çekip al. İflâs eden bir çağın içinde boğulmak üzere olan bizlerin imdâdına yetiş; yetiş ki, âhiret müflislerinden olmayalım... Bugün her zamankinden daha fazla Senin şefkatine ve bütün çağları aşıp gelen o ulvî nefesinin hayat veren iksirine muhtacız. İnsanlık topyekûn Seni ve Senin saâdet asrını idrâk etmeli ve örnek almalı. Seni her gün yeniden tanımak istiyoruz. Seni her satırda, her kelimede bulmak istiyoruz. Bizden şefâatini esirgeme! Yarın Rabbimizin huzurunda; bunlar da benim ümmetim de. Bunlar, yarım da olsa beni seven ümmetim de. Ve bizi şefâatinden mahrum eyleme. |