Kitap Tanıtımı |
Mevsimler ağır aksak yürüyor. İklimler tutulmuş hasretin tenhalığında.
Sığınır akşamların gölgesine seyyahlar. Seyran ederler etrafı aşk ile.
Dem bu demdir, yol bu yol. Ne bir eksik ne de fazla.
Tenden geçer, camdan ayrılır yansımalarımız; kararan gecelere, solan günlere inat.
Ümidimiz heybemizde, azığımız kalbimizde gizli. Öyleyse her öykü bizden gelir, her öykü bize varır.
Her kelam anlaşılır öyleyse, her kalem okunaklı. Yazdıkça yazmalıyız, çözülmeli düğümler aklımızın gergefinden tek tek. Anlamalı ve anlatmalıyız içimize inen sesleri. Nefesimiz ancak o zaman anlam kazanır.
İnsan yanımız ancak o zaman belirginleşir yanan ve harelenen bir dünyada.
Öykü diyelim, öykü olalım biz de. Devşirelim düşlerimizi hafızalarımızdan, bir hafuzda toplansın duyumsadıklarımız.
Başkaları bu hafuzun turuncu sularına bakıp kendilerini görsünler. Yayılsın 'Gölgeye Sığınanlar'ın sözleri ve her birini işitsin gölgeden ve ışıktan haberdar olanlar, olmayanlar |