Kitap Tanıtımı |
Babasının ölümünün ardından annesi yeniden evlenince, Susannah, New Yorkta alışık olduğu hayatı bırakıp annesiyle birlikte Kaliforniyaya taşınmıştı. On altı yaşındaki Susannahnın tek istediği, kiminle çıkacağı ya da üzerine ne giyeceği gibi şeyleri dert eden normal bir genç kız olmaktı; iki dünya arasında sıkışıp kalmış ölüleri öbür dünyaya gitmeye ikna etmek gibi bir sorumluluğu üstlenmekse isteyebileceği en son şeydi.
Oysa Susannah ilk hayaletini daha iki yaşındayken görmüştü ve o sırada bilmiyordu ama aslında o bir arabulucu medyumdu; yani, kendi deyimiyle, "Yaşarken bazı şeyleri yoluna koyamadan nalları dikenlerle iletişim kuran" kişiydi.
Yeni taşındıkları evde Susannahnın odasına ondan epey önce yerleşmiş olan Jesse (gelmiş geçmiş bütün hayaletlerin en yakışıklısı) tehlikeli bir hayalet değildi ama Sunnahnın yeni arkadaşlarıyla tanışacağı ilk gün, okulda büyük patırtı koparan Heather adındaki hayalet kolay kolay öbür tarafa gideceğe benzemiyordu. Kısacası Susannahnın işi zordu. |