Kitap Tanıtımı |
Dünya çapında bir roman yazarından, harika bir roman. Gölge Kardeşliğini okuduktan sonra Sabit Sümerin diğer romanlarının peşine düşeceğinizin garantisini veririm. Hasan Sonsuz Çeliktaş / derKi.com Genel Yayın Yönetmeni / Akşam Gazetesi Yazarı Her şey Çıkrıkçılar Yokuşunda, antikacı Efraimden alınan, o eski fotoğraf makinesiyle başladı Genç adam, antika Vorglanderin içinde unutulmuş, çeyrek yüzyıllık bir filmden basılan tek kare fotoğrafın, kendisini nerelere sürükleyeceğini asla tahmin edemezdi. O, sırf insanca bir merak yüzünden, makinenin genç yaşta kalp krizinden ölen son sahibi, gazeteci Gülsevin Kutlunun, Tarsusta bir otel odasında sona eren hüzünlü öyküsüne ulaşmayı istemişti. Oysa onun yerine kendisini, bir anda kan ve ölümden oluşan bir dehşet denizinde çırpınırken buluverdi. Fotoğraftaki dinsel temalı garip binada yaşananları öğrenmek adına yaptığı araştırma, kendisini Toroslardaki o korkunç sırra sahip, yaşlı dervişe götürdü. Derviş Salihin vicdanına yüklediği görevse, kişiliğinin bir metamorfoza uğramasına neden oldu genç adamın. Öğrendiği gerçeklerin ardından, Oğuz Karaçay, artık bambaşka biriydi. Üstlendiği ölümcül görev onu önce Rodosa, ardından da Madride sürükledi. Nihayet Toledoya ulaştığında, tarihin yaşayan en kanlı ama en organize tarikatının eşiğinden içeri ilk adımını atmak üzereydi. Bin yılda, milyonlarca insanın ölümünden sorumlu Gölge Kardeşliği, sonuna dek açılmış, karanlık dev bir ağız gibi genç adamı bekliyordu |