Kitap Tanıtımı |
Yazı yazıp durduğum defteri birdenbire kapattım. bir defter; o yüzden, biraz seslice bir kapatış oldu. -Nokta! dedim, bir de ben sesimi yükselterek. 12 yaşındaki, 12 yıldır hiç ses etmeden beni gözleyen kızçocuğu, yanıbaşımda yerde yüzükoyun uzanmış, resim yapıyordu. Gürültüyü yadırgadı, dönüp baktı; -Ne oldu? dedi. -Kitap bitti, dedim, 2. kitap bitti! -Ne yazdın? Bana özet olarak söyleyebilir misin?.. Ne yazdın? Zamane çocuğu! Biraz daha sabredeyim, kitap yayımlansın; okur, görürüm içinde ne var, demiyor da... Özeti şu: Çoluk çocuk evcek; Ozan Hasan Hüseyin´in bu dünyadan sonsuza dek ayrılışının 19. yılındayız. Gerçekten soluk soluğa, ama paramparça geçmiş bir 19 yıl! Bizim için... Ayrı bir ülke gibi; yok yok, bir ev, kapalı bir ev gibi, 19 yıl. Ben, bu 19 yılın en ufak penceresinden, şöyle başımı uzattım; rastgele bir 40 gün aldım boşluktan. Ozan Hasan Hüseyin ile kılı kırk yararak geçirilmiş bir ömrün içinden rastgele bir 40 gün aldım... Kitabımda, işte o 40 günün öyküsü var. Sıcak bir öykü. Başımı uzattığım pencereden hızlıca gördüğüm... Ah o çok yıldızlı, lacivert sarı yeşil, karanlık aydınlık, unutulmaz Ağlasun geceleri.. çağrışımdan çağrışıma atladığımız, her şeye kulp taktığımız, her şeye güldüğümüz, gençliğimizin çıldırdığı, aşk ile yandığımız, mutluluktan uçtuğumuz.. o ilk, o en baştaki, o büyülü yazın geceleri! |