Kitap Tanıtımı |
Hem gerçeklikte hem de mecazi anlamda göç, modernitenin temellerinin altını oyan ve onları sorgulamaya açan bir kavramdır. Küresel düzlemdeki insan göçleri modernitenin çekirdeği olan kent mekanını dönüşüme uğrattığı gibi, ulus-devlet sınırlarını ya da Birinci Dünya ve Üçüncü Dünya gibi ayrımları da muğlaklaştırmakta ve eski açıklama kalıplarını geçersizleştirmektedir. Kavramsal düzeyde ise bu sürece, farklı tarih ve hafızaların içiçe geçip harmanlanması, tekil kimlik kurgularının parçalanması ve dilin melezleşmesi eşlik etmektedir. Bu gözlemlerden yola çıkan Lain Chambers, modernitenin gözlüğünden bakmakta ısrar eden toplumsal ve kültürel kuramların bu hareketli dünyayı anlamakta yetersiz kaldığı tespitini yapıyor. Bizi melez diller, dünyalar ve tarihler arasında gezdiren yazar, mekan ve kimlik anlayışımızın nasıl değiştiğini ortaya koyuyor. Somut gözlemlerle kuramsal düşünümlerin yanyana yürüdüğü denemelerden oluşan bu metin, aynı anda hem parçalı hem de bütünsel bir yapı arzediyor. Kültürel çeşitliliğin farklı mecralarında gezinirken, öteki ile tanışmanın ve anlaşmanın yeni yollarını keşfediyoruz.
Bir seyahat anlatısı tadında yazılmış olan Göç, Kültür, Kimlik, göçler dünyasında sabit bir ikametgahımızın olamayacağı ve eve dönüşün imkansızlığı noktasından yola çıkıyor. Melezleşen metropol insanı için Walkman'ın anlamı dünya müziğinin farklı renklerinden geçiyor artık. Yazarın bir diğer durağı ise bu köksüz dünyaya bilgisayar ekranından nasıl baktığımız. Sürekli kalkış durumunda olan bu yolculukta Chambers bize, haritası çıkarılamayacak kentleri nasıl gezeceğimizi de gösteriyor ve kent sosyolojisi için ilginç bir ışık yakıyor. Bütün bu duraklarda, göç, marjinallik, melezlik ve evsizliğin Batı'nın doğrusal ilerleme ve rasyonel düşünme inancını nasıl bozguna uğrattığına şahit oluyoruz. Bilgi ve kimliğe dair modern anlayışın temellerinin nasıl sarsıldığını gözlemliyoruz. |