Kitap Tanıtımı |
On altı yaşındayken babasının ölümünün ardından anasını bırakıp çalışmak için gurbete çıkan genç bir delikanlı var. İstanbul’da, zor şartlarda geçirdiği günleri var. Sırtında ekmek küfesini taşıdığı yılları, otelde paspas yapıp müşterilerinin bavullarını üst kata çıkardığı yılları var. O çantanın içinde askerlik anıları var. Saatlerce askerlik anısı anlatmaya yetecek tek kare bir fotoğrafı var. Melek’le evliliği var, çocukları var. Sirkeci garından başlayan ve Münih garında biten tren yolculuğu var. Gurbete olduğu için anasının cenazesine yetişemeyen birinin pişmanlığı var. Bir fabrikada, aynı makinanın başında geçen on sekiz yılı var. Ulaşamadığı hayalleri var. Üzüntüleri, kederleri, sevinçleri, mutlulukları var. Kısacası o küçücük çantanın içinde hayatın, hayatımın kendisi var. (Tanıtım Bülteninden) ) |