Kitap Tanıtımı |
Nenemin büyük mücadelesi sonrasında vazgeçilen muhacirliğin ardından tüm gençliğimin geçtiği yer Artvin-Şavşattır. 1961-1980 arası yaşadığım o güzelim memleketimden beni 12 Eylül faşizmi kopartmış, hapishanelerine atmış, silahların gölgesinde yargılamış ve ağır cezaya çarptırmış, kelepçeleyerek askere götürmüş ve sakıncalı piyade olarak askerlik yaptırmış, askerlikten sonra da tüm yaşamımı İç Anadolunun bozkırlarında geçirmek zorunda bıraktırmış Yüreğim doğa güzeli, kelebekler diyarı, çürümüş sisteme başkaldırmış, kültür devrimini sonuçlandırmış memleketim Artvinde, bedenim ise cumhuriyete başkent olmuş, sonraki her geçen yıl karşı devrimcilerle kuşatılmış, bugün ise dört bir yanı işgal altındaki bozkır kenti Ankaradayım.
Geziye Giden Yolun yolcusuyum ve kana kana su içer gibi toprağa düştükçe çoğalıyorum.
***
Büyük işgal sürüyordu yurdumun her alanında. Bize ait ne varsa yerle bir ediliyordu. Tüm değerler siyasetin adeta çimentosu olmuştu. Ne kadar önemli değer varsa, hepsinin taraftarı fanatikçe oluşturulmuştu. Ülkem halkı paramparça edilmişti. Bizler parçalandıkça bizleri parçalayan yapı da bir daha bir araya gelmeyelim diye tüm gücünü/hoyratlığını ortaya koyuyordu. Değerlerimize yakınmış gibi görünüp o değerleri birbiriyle çatıştırmayı adeta gelenekselleştirmişti. Her parça kendisinin haklı olduğuna inanıyordu. Parçaları bir araya getirip ortak akıl yaratmak her gün biraz daha ortadan kalkıyordu. Emperyalizm bizi içimizden vurmuş ve işgal etmişti. Sosyalist blok var oldukça bize en çok dayatılan şey laiklikken, sosyalist bloğun dağılmasından sonra din oldu. Buradaki programı gereği din ile laiklik müesseselerini de yıllarca birbiriyle çatıştırdı.
Geziye Giden Yol da bu duruma başkaldırının adıdır. Türkiye halkı işgal altında olmaya başkaldırdı. ABD, Fethullah ve onun buradaki temsilcisi hükümete başkaldırının adıdır Gezi Direnişi. Geziye Giden Yol, ülkem halkının başkaldırı ve özgürlük yoludur. |