Kitap Tanıtımı |
Birinci kitapta salyangoz iziyle sürülen aşk, bu kitapta gecenin koynunda rüzgârdan kanatlarıyla o rengarenk gündüz kelebeğinin hayaleti olan bir gece kelebeği olarak dolaşıyor. Karanlıkta fark edilmeyen, renksiz bir hayalet. Şair, onu gecenin düş perdesinde varlığı hissedilen, kokusu ve titreşimi olan, yaşayan bir gölgeye dönüştürüyor. Gündüz kelebeğinden daha uzun yaşayan gece kelebeğinin, daha dayanıklı, uzun ömürlü ve duyargalarının daha açık olmasından esinlenip, gece insanlarıyla bir özdeşlik kurarak;
bilmezler ki ben hayaletiyim
aşk raylarında ezilmiş
gündüz kelebeğinin
dizelerindeki gibi gecenin dipsiz dehlizlerinde andan sonsuzluğa giden yolculuğunu sürdürüyor yorulmadan
Şairin yaşadığı kırılganlıklar, acılar, sevinçler, düşlerle yaratılmış soyut bir resim gibi dizelere dökülüyor.
Göndermelerle ve çağrışımlarla, hayatın bütünü içinde yaşadığı tüm olumlu ya da olumsuz yaşantılar, imgelere, biçimlere, görüntülere hatta kokuya dönüşüyorlar.
(Tanıtım bülteninden) |