Kitap Tanıtımı |
İslâm, Mekke ve Medine de doğup dört bir yana yayıldı. Önceleri yakın çevredeki düşüncelerle ilgilenmeye başladı, giderek âleme topyekun yöneldi. Burada çıkış noktası daima Kur an ve Hz. Peygamberin sünneti oldu. Bu iki kaynak üzerinde düşünüldü ve hakikat öncelikle oradan çıkarılmaya çalışıldı. Bu durum çok çeşitliyorum ve ekollerin çıkışına sebep oldu ama söz konusu iki kaynak hemen daima esas kabul edildi.
Bu yönden bakıldığında İslâmi düşünce hayatı Kur an ın anlaşılıp yorumlanması gayretinden başka bir şey olarak görünmemektedir. Nitekim ondaki ameli hükümlerden Fıkıh ve Hukuk, onun metafiziği belirleyen ilâhi bir kitap olarak anlaşılmasından Kelâm ve bir dereceye kadar felsefe, uhrevi bir kaynak diye değerlendirilmesinden zühd, Ahlâk ilmi ve tasavvuf, onu bir idare olarak kabul etmekten siyaset ilmi ve nihayet ilâhi bir lisan olarak anlamaktan da dil ve Tefsir keza, sünnetin bir bütün olarak ortaya konması çabalarından Hadis ilimlerinin doğduğu yine İslâm dünyasında tâli derecedeki görüş, ilim ve sanatların, başka kültür ve düşüncelerin kendisine uygun gelen katkılarını da alarak, bu asılların dallanıp budaklanmasından oluştuğunu söylemek mümkündür.
İslâm dünyasında hicri V. yüzyıla gelinceye kadar ruhu mümkün olabildiğince İslâmi olma durumunda bulunan fakat metodunu ve formunu Grek felsefesinin teşkil ettiği yaygın felsefe akımına bütün olarak ve doğrudan doğruya derin bir şekilde bakıp onu İslâm dini karşısında değerlendiren bir kimsenin çıkmadığını biliyoruz, işte, bu yüzyılın ikinci yarısında, tavrı belli bir sisteme sığdırılamayacak kadar şümullü olan, İslâm dünyasında kendisine kadar oluşmuş bulunan fikir hareketlerine yönelik çok cepheli bir tahlil ve tenkitçi olarak Gazzâli ile karşılaşırız. O kadar ki, onun bu kuşatıcı çalışması yukarda zikri geçen İslâm düşünce sistemlerinin hemen her birinde etkisini göstermekten uzak kalmadığı gibi yeni bir metodolojiyi de beraberinde getirmişti.
Ancak, Gazzâli yi özellikle bir bütün olarak araştırmaya çalışanların kimi onun karşısında hayranlık duyarken, kimi de onun düşünce sisteminde karışıklıklar hatta çelişkiler bulunduğu şeklinde hükümler ortaya koyarlar.
İşte bu sebeple sistematiğine, ne yaptığını ve ne yapacağını kendisinin önceden belirlemiş bulunduğuna dair elimizde açık deliller bulunmakla birlikte düşünürümüzün sistemini bir dereceye kadar kavraya bilmenin, epistemoloji ye metodolojisinin ortaya konmasıyla mümkün olabileceği kanaatinden hareketle biz, bilgi, mantık ve inanç konularındaki fikirlerini onun düşünce sisteminin temelleri diye görerek, bunları birbiriyle ilgileri içinde tesbit etmeye çalışırken, bir ekole doğrudan bağlı bulunmayan büyük bir düşünürün fikir sisteminin temellerini kavramanın güçlüğünü de yakından anlamış olduk.
Gazzâli nin, özellikle şarkiyatçıların olmak üzere bütün dünyada dikkatleri üzerine çeken büyük bir sima olduğu bilinir. Eserlerinin tenkitli neşri ve hakkında çeşitli dillerde yazılan makale ve kitapların bilhassa yüzyılımızda yoğunlaşarak devam etmesi bunun bir göstergesi sayılabilir. Böyle bir durumun ülkemizdeki araştırmalar yönünden de düşünürümüz adına talih sayılabilecek bir noktaya doğru geliştiğini söyleyebiliriz.
Nitekim onun metodolojisinde önemli yer tutan şüpheciliği, İslâm dünyasında derin etkisi bulunan Aristo ile karşılaştırılması, ünlü Tehâfüt ünün felsefe-din münasebeti bakımından değerlendirilmesi, ahlâk eğitim, iktisat ve tasavvufla ilgili düşüncelerinin özel araştırma konusu edinilmesine ilâve olarak, eserlerinin Türkçeye çevrilme gayretleri günden güne artarak devam etmektedir.
Biz araştırmamızda kapsamı çok daha geniş olan konuyu mümkün olabildiğince sınırlandırmaya gayret ettik. Bu nedenle birinci bölümde daha çok yeniçağ felsefesinde ön plâna çıkan bilgi problemini kısaca tanıttıktan sonra bu problem karşısında Gazzâli nin bir değerlendirmesini verip, ilimler sınıflamasını belirtmeye çalıştık. İkinci bölümde bilginin teşekkülü başlığı, altında Gazzâli bakımından süje-obje ilişkisini, bilginin kaynağı ve değerini, duyular, idrak, akıl ve fonksiyonları ile sezgi meselesi ele alındı. Düşünürümüzün sisteminde odak noktayı teşkil ettiğini kabul ettiğimiz ve metafiziğine açılan bir kapı olarak gördüğümüz kalp ve kalbi bilgi üçüncü bölümle tahlil edilmeye çalışıldı. Dördüncü bölüm Gazzâli nin orijinal yönlerinden birini teşkil eden ve kendisi hakkında önemli tartışmalara sebep olan mantığa hasredildi. Son bölümde de düşünürümüzün ontolojisinden hareketle metafizik bilgi hakkındaki fikirleri toparlanmaya çalışıldı. Sonuç biraz geniş tutularak konunun bir özeti sunulmaya gayret edildi.
Araştırmamızı yaparken öncelikle Gazzâli nin kendi eserlerine başvurduk. Çevirisi bulunan kitaplarından orijinalleriyle karşılatılmalı olarak yararlandık. Ayrıca Gazzâli üzerine yapılmış araştırmalar da mümkün olduğu ölçüde gözden uzak tutulmamaya çalışıldı.
Bu çalışma büyük bir insanın düşünce dünyasına bir adım atma çabasından ibarettir. |