Kitap Tanıtımı |
İlk filozoflar şiir risaleleri yazmıştır. Hayatın trajik hissi hem insan yaşamında hep var olagelmiştir hem de şiirin ve şairin hep seçtiği bir yol olmuştur. Klasik Antik Edebiyatında en iyi trajedileri hep şairler yazmıştır: Sophocles, Euripides, Eshil; İngiliz Edebiyatında William Shakespeare, Makedon Edebiyatında en iyi tiyatro trajedisini Blagoja (Blagoya) Risteski Platnar yazmıştır. Boşnakça yazılan edebiyatta da böyle olacağı şair Cemalettin Latiç'in Gazi Hüsrev Bey'in kaderini anlatacak trajediyi yazmaya karar verdiğinde heyecandan kalbinin titrediği ve boğazının kuruduğu anda belli olmuştu! Belliydi, çünkü daha önce yayınlanan eserleri şiir dilinin en parlak altınları gibiydi ve bu da tiyatro dünyasında, özellikle trajedi alanında en geçerli akçe idi. Cemalettin Latiç karakterlerinin sözlerini ve eylemlerini öyle bir yönlendiriyor ki bütün karakterler kaçınılmaz trajedinin girdabına- harmatiaya doğru amansız sularda sürüklenirler ve yazar bunu yaparken de hiçbir drama öğesinde müdahalesini belli etmez. Öte yandan, otantik, bağımsız bir şiirsel dili, trajedi türünden bahse değer her eserde olması gerektiği gibi, Latiç öyle ustaca ortaya koyuyor ki Balkan dillerinde yazılan edebiyatta başka bir örneğine rastlamak neredeyse imkânsız. (Tanıtım Bülteninden) ) |