Kitap Tanıtımı |
Alev dalgaları yanaklarına çarparken dudaklarını onun elinden çektiği andan beri Cevriye konuşamıyordu. Gözleri iri açılmış, benzi umulmaz derecede sarı, solgun, dudakları hafif aralık ona bakıyordu. Eğer konuşacak olsa ilk sözü:
`Beni kollarının arasına al. Allahın için, dinin için, kitabın için sev beni... Beni sev...` yalvarışları olacaktı."
Galata`nın en namlı oropusu olan Fostorlu Cevriye`nin gönlüne, kim olduğunu, polisten neden kaçtığını, geceleri kayıkla neler taşıdığını, hatta adının ne olduğunu bilmediği bir adamın karasevdası düşer.
Fostorlu Cevriye Galata`yı "gözlerinden belli olan" bu "karasevda"yla arşınlayacaktır artık.
(Arka Kapak)
...Ama bence en harikulâde yanı, kadınların yıldızları özgürce seyretme haklarını sonuna dek savunması ve bu hakkı Cevriye`nin kişiliğinde alabildiğine sıcak bir şekilde somutlaştırması. Çünkü Cevriye bu hakkı, bencilce "alarak" değil, hiç esirgemeden "vererek", her şeyini paylaşarak "kullanır". Ne yazık ki, Cevriye`ler için bu dünyada "mutlu son" yoktur, ya da ancak "başka" bir düzlemde vardır: Cevriye, sevdiği adama yardım etmek uğruna ölüme gider, çok sevdiği denizle birleşerek... Ve o anda, denize bir yıldız düşer. Cevriye`nin yıldızıdır, bu. Deniz, yıldız, kadın ve aşk birbirine karışır.
(Yıldızları Özgürce Seyretme Hakkı, Fatmagül Berktay, Radikal İki, 10.09.2000) |