Kitap Tanıtımı |
Klasik fıkıh doktrininde setr-i avret/tesettür konusu; biri namazda diğeri namaz dışında olmak üzere temelde iki açıdan ele alınmıştır. İslâm’da setr-i avret/tesettür denilince öncelikle kişinin namaz dışında diğer insanlara karşıavret yerlerini örtmesi kastedilmektedir. Klasik fıkıh doktrinindeki genel yaklaşıma göre Kur’an’da kadının tesettü-rü/örtünmesi ile ilgili hükümleri düzenleyen naslar/ayetler Müslüman hür kadınlar esas alınarak incelenmiş ve bu nasların Müslüman câriye kadınları içermediği ifade edilmiştir. Bundan dolayıdır ki klasik fıkıh doktrinindecâriyenin tesettürünün ölçüsü hususunda ihtilaf edilmiştir. Zâhirîler câriyenin tesettürünün Müslüman hür kadın gibi olduğunu söylerken, dört temel mezhebin içinde yer aldığı diğer fıkhî mezhepler câriyenin tesettürünün Müs-lüman hür kadından farklı olduğunu söylemektedirler. Diğer taraftan klasik fıkıh doktrininde setr-i avretin namazın şartlarından biri olduğu hususunda ittifak edilmekle birlikte bunun namazın sıhhat/geçerlilik şartı olup olmadığı hususunda ihtilaf edilmiştir. Bu konuda mezhepler arasındaki temel ihtilaf ise Mâlikîler ile diğer mezhepler arasındadır. Setr-i avret/tesettür ile karşı cinse bakma ve dokunma arasında da yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bu yüzden klasik fıkıh doktrininde karşı cinse bakma ve dokunmanın hükmü üzerinde ayrıca durulmuştur. Bu bağlamda çalışmamızda normal şartlarda, evlenme niyeti ile ve zaruret halinde karşı cinse bakma ve dokunmanın hükmü ve ölçüsü gibi birçok konuya da yer verilmiştir. (Tanıtım Bülteninden) ) |