Kitap Tanıtımı |
İslam düşünce tarihinde özgün bir yeri olan Farabi´nin genel düşünce sistematiğinin anlaşılabilmesi için, ilk elde edinilmesi gereken şey, bir disiplin olarak felsefe hakkında özenli ve çerçevesi belirlenmiş bir bakış açısı sahibi olmaktır.
Başta Farabi olmak üzere, hem doğu hem de batıda tanınan önemli İslam filozoflarını eski Yunan felsefe geleneğinin birer taklitçisi olarak görmek elbette büyük bir haksızlıktır. Ne var ki, onlar, yepyeni bir saray inşa etmiş de olsalar, bu binanın her yanında kullandıkları eski Grek yapı malzemelerinin zihinlerinde bıraktığı kimi yosunlu, kimi de cezbedici, kışkırtıcı ve ayartıcı etkiler yüzünden haklı olarak büyük eleştirilere uğramışlardır. Eski Yunan´ın yerle bir olup tarihe gömülmüş, estetik harikası mermer sütunlarından yeni bir bina kurulacak olursa, bu binanın ister istemez "Akropol"leri andıracağı rahatlıkla kestirilebilir. Yapılması gereken, o mermer ve sütun yığınlarından, onu yapan zihinlerin çalışma düzenine ilişkin bir vizyonu edinmek ve karakteri bambaşka olan dinin metafiziğini aynı estetik ufuk içinde algılayıp inceleyebilmekti. Hakları teslim edilmelidir ki, onların kimi noktalarda yanılgıya düşüp toplumda silinmeyen izler bırakma gücünden mahrum kalmış olsalarda, açtıkları düşünce çığırıyla, akademik düzeyde de olsa tefekkür ve tezekkürün ölmez değerini ispatlamışlar ve ince zihin işçiliği ürünü olan eserleriyle de medeniyetimize çok önemli katkılarda bulunmuşlardır. Elinizdeki eser, bir İslam filozofu olarak Farabi´nin devlet felsefesine ilişkin görüşlerinin incelendiği; onun, İslam´ın ana karakterine bağlı kalarak ince bir zihin işçiliği yaptığı "Medine-i Fadıla" isimli eseri eksen alınarak yapılan bir çalışmanın ürünüdür.
(Arka Kapak) |